English    Türkçe    فارسی   

1
1174-1183

  • گفتمش بگذار تا بار دگر ** روی شه بینم برم از تو خبر
  • “Beni bırak, bir kerecik daha padişahımın yüzünü görüp seni haber vereyim” dedim.
  • گفت همره را گرو نه پیش من ** ور نه قربانی تو اندر کیش من‌‌ 1175
  • Dedi ki: “Yoldaşını huzurumda rehin bırak; yoksa sen benim kanunumca kurbansın.”
  • لابه کردیمش بسی سودی نکرد ** یار من بستد مرا بگذاشت فرد
  • Ona çok yalvardık, hiç fayda etmedi. Yoldaşımı alıp beni yalnız bıraktı.
  • یارم از زفتی دو چندان بد که من ** هم به لطف و هم به خوبی هم به تن‌‌
  • Arkadaşım hem şişmanlık ve letafetçe, hem de güzellik ve irilik bakımından benim üç mislimdi.
  • بعد از این ز آن شیر این ره بسته شد ** رشته‌‌ی ایمان ما بگسسته شد
  • Bundan böyle o aslan tarafından bu yol kapanmıştır, böyle bir düşman yüzünden, Padişahım, yol bağlıdır.
  • از وظیفه بعد از این اومید بر ** حق همی‌‌گویم ترا و الحق مر
  • Bundan sonra tahsisattan ümidini kes. Ben doğru söylüyorum, doğru söz acıdır.
  • گر وظیفه بایدت ره پاک کن ** هین بیا و دفع آن بی‌‌باک کن‌‌ 1180
  • Sana tahsisat lâzımsa yolu temizle. Haydi gel, o pervasızı oradan kaldır!” dedi.
  • جواب گفتن شیر خرگوش را و روان شدن با او
  • Aslanın tavşana cevap vermesi ve onunla gitmesi
  • گفت بسم الله بیا تا او کجاست ** پیش در شو گر همی‌‌گویی تو راست‌‌
  • Aslan dedi ki : “Bismillah, haydi gel bakalım, nerede o? Doğru söylüyorsan düş önüme!
  • تا سزای او و صد چون او دهم ** ور دروغ است این سزای تو دهم‌‌
  • Onun da cezasını vereyim, onun gibi yüz tanesinin de. Fakat bu sözün yalansa seni cezalandırırım.”
  • اندر آمد چون قلاووزی به پیش ** تا برد او را به سوی دام خویش‌‌
  • Tavşan; onu, kurduğu dolaba düşürmek için kılavuz gibi öne düştü.