English    Türkçe    فارسی   

1
1338-1347

  • بی‌‌طلب تو این طلب‌‌مان داده‌‌ای ** گنج احسان بر همه بگشاده‌‌ای‌‌
  • Sen bize bu isteği, biz istemeksizin verdin, hadsiz, hesapsız ihsanlarda bulundun.
  • مژده بردن خرگوش سوی نخجیران که شیر در چاه افتاد
  • Tavşanın, av hayvanlarına “aslan kuyuya düştü” diye müjde götürmesi
  • چون که خرگوش از رهایی شاد گشت ** سوی نخجیران دوان شد تا به دشت‌‌
  • Tavşan kurtulduğunda sevinerek ovaya, av hayvanlarına koştu.
  • شیر را چون دید در چه کشته زار ** چرخ می‌‌زد شادمان تا مرغزار 1340
  • Aslanın kuyuda öldüğünü görünce çayıra doğru döne oynaya gitmekteydi.
  • دست می‌‌زد چون رهید از دست مرگ ** سبز و رقصان در هوا چون شاخ و برگ‌‌
  • Ölümün pençesinden kurtulduğundan ayağı yerden kesilmiş, sevinmiş, el çırpmakta, dallar, yapraklar gibi yeşermiş neşelenmiş, oynamaktaydı.
  • شاخ و برگ از حبس خاک آزاد شد ** سر بر آورد و حریف باد شد
  • Dallar, yapraklar, toprak hapsinden kurtulunca başlarını yükseltir, rüzgârın eşi, arkadaşı olurlar.
  • برگها چون شاخ را بشکافتند ** تا به بالای درخت اشتافتند
  • Yapraklar, daldaki tomurcukları yarıp çıkınca ağacın tâ üstüne çıkarlar.
  • با زبان شطاه شکر خدا ** می‌‌سراید هر بر و برگی جدا
  • Her meyve ve her yaprak, tomurcuğunun diliyle Tanrı’nın şükrünü terennüm eder;
  • که بپرورد اصل ما را ذو العطا ** تا درخت استغلظ آمد و استوی‌‌ 1345
  • Bizim aslımızı, ihsan sahibi Tanrı yetiştirdi, nihayet ağaç kalınlaştı, doğrulup yükseldi de.
  • جانهای بسته اندر آب و گل ** چون رهند از آب و گلها شاد دل‌‌
  • Su ve çamur içinde olan canlar da bataklıklardan, su ve çamurdan kurtulunca gönülleri sevinç dolu bir halde.
  • در هوای عشق حق رقصان شوند ** همچو قرص بدر بی‌‌نقصان شوند
  • Tanrı aşkının havasında raks ederler; ayın on dördü gibi noksansız ve tam bir hale gelirler.