English    Türkçe    فارسی   

1
171-180

  • گفت دانستم که رنجت چیست زود ** در خلاصت سحرها خواهم نمود
  • Hekim, “Hastalığının ne olduğunu hemen anladım. Seni tedavi hususunda sihirler göstereceğim;
  • شاد باش و فارغ و ایمن که من ** آن کنم با تو که باران با چمن‌‌
  • Sevin, ilişik etme, emin ol ki yağmur çimenlere ne yaparsa ben de sana onu yapacağım;
  • من غم تو می‌‌خورم تو غم مخور ** بر تو من مشفق‌‌ترم از صد پدر
  • Ben, senin gamını çekmekteyim, sen gam yeme; ben sana yüz babadan daha şefkatliyim;
  • هان و هان این راز را با کس مگو ** گر چه از تو شه کند بس جستجو
  • Aman, sakın ha, bu sırrı kimseye söyleme; padişah senden bunu ne kadar sorup soruştursa yine sakla;
  • چون که اسرارت نهان در دل شود ** آن مرادت زودتر حاصل شود 175
  • Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hâsıl olur; dedi.
  • گفت پیغمبر که هر که سر نهفت ** زود گردد با مراد خویش جفت‌‌
  • Peygamber demiştir ki: “Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.”
  • دانه چون اندر زمین پنهان شود ** سر آن سر سبزی بستان شود
  • Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.
  • زر و نقره گر نبودندی نهان ** پرورش کی یافتندی زیر کان‌‌
  • Altın ve gümüş gizli olmasalardı... Madende nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi?
  • وعده‌‌ها و لطفهای آن حکیم ** کرد آن رنجور را ایمن ز بیم‌‌
  • O hekimin vaatleri ve lütufları hastayı korkudan emin etti.
  • وعده‌‌ها باشد حقیقی دل پذیر ** وعده‌‌ها باشد مجازی تاسه‌‌گیر 180
  • Hakiki olan vaatleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaatler ise insanı ıstıraba sokar.