English    Türkçe    فارسی   

1
193-202

  • ای شده اندر سفر با صد رضا ** خود به پای خویش تا سوء القضا
  • Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden!
  • در خیالش ملک و عز و مهتری ** گفت عزرائیل رو آری بری‌‌
  • Hayalinde mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail “Git, evet, muradına erişirsin” demekte!
  • چون رسید از راه آن مرد غریب ** اندر آوردش به پیش شه طبیب‌‌ 195
  • O garip kişi yoldan gelince, hekim, onu padişahın huzuruna götürdü;
  • سوی شاهنشاه بردندش به ناز ** تا بسوزد بر سر شمع طراز
  • Güzellik mumunun başı ucunda yakılması için onu, padişahın yanına izzet ve ikramla iletti.
  • شاه دید او را بسی تعظیم کرد ** مخزن زر را بدو تسلیم کرد
  • Padişah, onu görünce pek ağırladı, altın hazinesini ona teslim etti.
  • پس حکیمش گفت کای سلطان مه ** آن کنیزک را بدین خواجه بده‌‌
  • Sonra hekim dedi ki: “Ey büyük sultan o cariyeciği bu tacire ver
  • تا کنیزک در وصالش خوش شود ** آب وصلش دفع آن آتش شود
  • Ki visali ile iyileşsin, visalinin suyu o ateşi gidersin.”
  • شه بدو بخشید آن مه روی را ** جفت کرد آن هر دو صحبت جوی را 200
  • Padişah, o ay yüzlüyü kuyumcuya bahşetti, o iki sohbet müştakını birbirine çift etti.
  • مدت شش ماه می‌‌راندند کام ** تا به صحت آمد آن دختر تمام‌‌
  • Altı ay kadar murat alıp murat verdiler. Bu suretle o kız da tamamen iyileşti.
  • بعد از آن از بهر او شربت بساخت ** تا بخورد و پیش دختر می‌‌گداخت‌‌
  • Ondan sonra hekim, kuyumcuya bir şerbet yaptı, kuyumcu içti, kızın karşısında erimeye başladı.