English    Türkçe    فارسی   

1
1959-1968

  • ور نه خود أشفقن منها چون بدی ** گرنه از بیمش دل که خون شدی‌‌
  • Korkusundan dağın yüreği kan olmasaydı “Eşfakne minhâ” denir miydi?
  • دوش دیگر لون این می‌‌داد دست ** لقمه‌‌ی چندی در آمد ره ببست‌‌ 1960
  • Bu Tanrı kokusu dün gece bize bir başka türlü zuhur etti, fakat birkaç lokma geldi, kapıyı kapadı.
  • بهر لقمه گشته لقمانی گرو ** وقت لقمان است ای لقمه برو
  • Lokma için bir Lokman, rehin oldu. Şimdi Lokman'ın sırası; ey lokma sen çekil.
  • از هوای لقمه‌‌ی این خار خار ** از کف لقمان همی‌‌جویید خار
  • Bu mihnet ve meşakkat lokması yüzünden Lokman'ın ayağına batan dikeni çıkarın.
  • در کف او خار و سایه‌‌ش نیز نیست ** لیکتان از حرص آن تمییز نیست‌‌
  • Onun ayağında diken değil, gölgesi bile yok. Fakat siz, hırstan onu fark edemiyorsunuz.
  • خار دان آن را که خرما دیده‌‌ای ** ز آن که بس نان کور و بس نادیده‌‌ای‌‌
  • Hurma olarak gördüğünü diken bil. Çünkü sen çok nankör, çok görgüsüzsün!
  • جان لقمان که گلستان خداست ** پای جانش خسته‌‌ی خاری چراست‌‌ 1965
  • Lokmanın canı, Tanrının bir gül bahçesindeyken neden can ayağı bir dikenden incinsin.
  • اشتر آمد این وجود خار خوار ** مصطفی زادی بر این اشتر سوار
  • Bu diken yiyen vücut, devedir. Mustafa’dan doğan da bu deveye binmiştir.
  • اشترا تنگ گلی بر پشت تست ** کز نسیمش در تو صد گلزار رست‌‌
  • Ey deve! Sırtında öyle bir gül dengi var ki kokusundan sende, yüzlerce gül bahçesi meydana gelmiştir.
  • میل تو سوی مغیلان است و ریگ ** تا چه گل چینی ز خار مرده‌‌ریگ‌‌
  • Hâlbuki sen, hâlâ mugeylân dikenine ve kumsala meylediyorsun. Bu arta kalası dikenden gülü nasıl toplayacaksın?