English    Türkçe    فارسی   

1
3403-3412

  • زاده‌‌ی خاکی منور شد چو ماه ** زاده‌‌ی آتش تویی رو رو سیاه‌‌
  • Topraktan yaratılan, ay gibi nurlandı. Ateşten yaratılan sen, yüzü kara oldun, defol!” dedi.
  • این قیاسات و تحری روز ابر ** یا به شب مر قبله را کرده ست حبر
  • Bu kıyaslar, bu araştırmalar; bulutlu günde, yahut geceleyin kıbleyi bulmak içindir.
  • لیک با خورشید و کعبه پیش رو ** این قیاس و این تحری را مجو 3405
  • Fakat güneş doğmuş, Kâbe de karşıdayken bu kıyası, bu araştırmayı bırak, arama!
  • کعبه نادیده مکن رو زو متاب ** از قیاس الله أعلم بالصواب‌‌
  • Kıyas yüzünden Kâbe’yi görmezlikten gelme, ondan yüz çevirme. Doğruyu Tanrı daha iyi bilir.
  • چون صفیری بشنوی از مرغ حق ** ظاهرش را یاد گیری چون سبق‌‌
  • Tanrı kuşundan bir ötüş duyunca ders beller gibi yalnız zâhirini beller, hatırında tutarsın.
  • وانگهی از خود قیاساتی کنی ** مر خیال محض را ذاتی کنی‌‌
  • Sonra da kendinden kıyaslar yapar, hayalin ta kendisini hakikat sanırsın.
  • اصطلاحاتی است مر ابدال را ** که نباشد ز آن خبر اقوال را
  • Abdâllerin ıstılahları vardır ki sözlerin, onlardan haberi yok.
  • منطق الطیری به صوت آموختی ** صد قیاس و صد هوس افروختی‌‌ 3410
  • Sen, kuş dilini, yalnız ses bakımından öğrendin; yüzlerce kıyas ve hevesler ateşledin.
  • همچو آن رنجور دلها از تو خست ** کر به پندار اصابت گشته مست‌‌
  • Fakat o hastanın incindiği gibi senden de gönüller incindi, kederlendi. Halbuki sağır, kendi zannına kapılıp, isabet ettiğini sanıp sevincinden sarhoş oldu.
  • کاتب آن وحی ز آن آواز مرغ ** برده ظنی کاو بود همباز مرغ‌‌
  • O Vahiy Kâtibi de kuşun sesini duyup kendini de o kuşla eşit sandı.