English    Türkçe    فارسی   

1
3836-3845

  • ناامیدی را خدا گردن زده است ** چون گنه مانند طاعت آمده ست‌‌
  • Tanrı ümitsizliğin boynunu vurmuştur. Çünkü günah ve suç ibadet olmuştur.
  • چون مبدل می‌‌کند او سیئات ** طاعتی‌‌اش می‌‌کند رغم وشات‌‌
  • Çünkü Tanrı, şeytanların rahmine suçları ibadete, sevaba tebdil eder.
  • زین شود مرجوم شیطان رجیم ** و ز حسد او بطرقد گردد دو نیم‌‌
  • Bundan dolayı Şeytan, taşlanır; hasedinden çatlar, iki parça olur.
  • او بکوشد تا گناهی پرورد ** ز آن گنه ما را به چاهی آورد
  • Şeytan bir günah meydana getirmek ve onunla bizi bir kuyuya düşürmek ister.
  • چون ببیند کان گنه شد طاعتی ** گردد او را نامبارک ساعتی‌‌ 3840
  • “ O günahın ibadet olduğunu gördü mü?” işte o an, Şeytan’a yomsuz bir andır.
  • اندر آ من در گشادم مر ترا ** تف زدی و تحفه دادم مر ترا
  • Beri gel; ben, sana kapı açtım; sen benim yüzüme tükürdün, bense sana armağan sundum.
  • مر جفاگر را چنینها می‌‌دهم ** پیش پای چپ چه سان سر می‌‌نهم‌‌
  • Cefa edene bile böyle muamelede bulunur, aleyhime ayak atanların ayağına bile bu çeşit baş korsam,
  • پس وفاگر را چه بخشم تو بدان ** گنجها و ملکهای جاودان‌‌
  • Vefa edene ne bağışlarım? Anla! Cennetlerde ebedî mülkler ihsan ederim
  • گفتن پیغامبر علیه السلام به گوش رکابدار امیر المؤمنین علی علیه السلام که کشتن علی بر دست تو خواهد بودن خبرت کردم‌‌
  • Peygamber Aleyhisselâm’ın Emîr-ül Müminîn Ali –Kerremallâhu Vechehu- nun seyisinin kulağına “Ali’nin şahadeti senin elinle olacak, sana haber veriyorum” demesi
  • من چنان مردم که بر خونی خویش ** نوش لطف من نشد در قهر نیش‌‌
  • Ben öyle bir erim ki kanlıma, katilime bile lûtuf şerbetim, kahır zehri olmadı.
  • گفت پیغمبر به گوش چاکرم ** کاو برد روزی ز گردن این سرم‌‌ 3845
  • Peygamber, hizmetkârımın kulağına, bu başımı boynumdan onun ayıracağını söyledi.