English    Türkçe    فارسی   

1
658-667

  • هر یکی را کرد او یک یک عزیز ** هر چه آن را گفت این را گفت نیز
  • Her birini ayrı ayrı ağırladı. Ona ne söyledi ise buna da onu söyledi.
  • هر یکی را او یکی طومار داد ** هر یکی ضد دگر بود المراد
  • Her birine bir tomar verdi, her tomar öbürünün zıddını ifade ediyordu.
  • جملگی طومارها بد مختلف ** چون حروف آن جمله از یا تا الف‌‌ 660
  • O tomarların metni “Ya” harfinden “Elif” harfine kadar olan harflerin şekilleri gibi birbirine aykırıdır.
  • حکم این طومار ضد حکم آن ** پیش از این کردیم این ضد را بیان‌‌
  • Bu tomarın hükmü, öbürünün zıddıydı, bu zıt diyeti bundan önce bildirdik.
  • کشتن وزیر خویشتن را در خلوت
  • Vezirin halvette kendini öldürmesi
  • بعد از آن چل روز دیگر در ببست ** خویش کشت و از وجود خود برست‌‌
  • Ondan sonra daha kırk gün kapısını kapadı. Kendisini öldürüp varlığından kurtuldu.
  • چون که خلق از مرگ او آگاه شد ** بر سر گورش قیامت‌‌گاه شد
  • Halk onun ölümünü haber alınca kabrinin üstü kıyamet yerine döndü.
  • خلق چندان جمع شد بر گور او ** موکنان جامه دران در شور او
  • Bir hayli halk onun yası ile saçlarını yolarak, elbiselerini yırtarak mezarı üstüne yığıldı.
  • کان عدد را هم خدا داند شمرد ** از عرب وز ترک و از رومی و کرد 665
  • Arap’tan, Türk’ten, Rum’dan, Kürt’ten oraya toplananların sayısını da ancak Tanrı bilir.
  • خاک او کردند بر سرهای خویش ** درد او دیدند درمان جای خویش‌‌
  • Mezarın toprağını başlarına serptiler. Onun derdini yerinde ve dertlerine derman gördüler.
  • آن خلایق بر سر گورش مهی ** کرده خون را از دو چشم خود رهی‌‌
  • Bir ay ahali, mezarı üstünde gözlerinden kanlı yaşlara yol verdiler. Onun ayrılığı derdinden padişahlar da, büyükler de, küçükler de ah u figan ediyorlardı.
  • طلب کردن امت عیسی علیه السلام از امرا که ولی عهد از شما کدام است
  • İsa Aleyhisselâm ümmetinin emirlere "İçinizde veliaht kimdir?" diye sorması