English    Türkçe    فارسی   

2
2976-2985

  • که بلی من هم شتر گم کرده‏ام ** هر که یابد اجرتش آورده‏ام‏
  • “ Ben de devemi kaybettim. Kim bulursa müjdesini vereceğim” der.
  • تا در اشتر با تو انبازی کند ** بهر طمع اشتر این بازی کند
  • Deve aramakta seninle yoldaşlık eder, deveye tamah ettiğinden böyle bir oyuna girişir.
  • هر چه را گویی خطا بود آن نشان ** او به تقلید تو می‏گوید همان‏
  • Sen, kime “ Bu söylediklerin yanlış” dersen o da sana uyup aynı sözü söyler.
  • او نشان کژ بنشناسد ز راست ** لیک گفتت آن مقلد را عصاست‏
  • O, yanlış nişaneyle doğrusunu ayırt edemez ama senin sözün, o mukallidin aşasıdır, ona dayanır.
  • چون نشان راست گویند و شبیه ** پس یقین گردد ترا لا ریب فیه‏ 2980
  • Doğru ve benzer bir nişane verirlerse inanırsın, şüphen kalmaz.
  • آن شفای جان رنجورت شود ** رنگ روی و صحت و زورت شود
  • O nişane, hasta canına şifa olur, benzinin rengi yerine gelir, iyileşir, kuvvetlenirsin.
  • چشم تو روشن شود پایت دوان ** جسم تو جان گردد و جانت روان‏
  • Gözün ışıklanır, ayağın tutar, yürür, cismin can olur, canın tamamıyla ruh kesilir.
  • پس بگویی راست گفتی ای امین ** این نشانیها بلاغ آمد مبین‏
  • “ Doğru söyledin ey emniyetli kişi, bu nişaneler, tamamıyla deveme ait.
  • فیه آیات ثقات بینات ** این براتی باشد و قدر نجات‏
  • Bu nişaneler, apaçık ve inanılır deliller, bu nişaneler, devemi gördüğüne delâlet etmekte, âdeta Berat ve Kadir, âdeta kurtuluşun ta kendisi”
  • این نشان چون داد گویی پیش رو ** وقت آهنگ است پیش آهنگ شو 2985
  • Der, bu nişaneleri vereni “Haydi, önden yürü. Yürüme vakti, sen öne düş de,