English    Türkçe    فارسی   

2
3529-3538

  • گشت مشکلهاش حل و افزون زیاد ** از پی هر مشکلش مفتاح داد
  • Musa’nın müşkülleri halloldu. Hızır, Musa’ya her müşkülü için anlatılamayacak derecede miftahlar verdi.
  • از خضر درویش هم میراث داشت ** در جواب شیخ همت بر گماشت‏ 3530
  • Dervişe Hızır’dan mirastı, o da şeyhin suallerine cevap vermede himmet etti.
  • گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است‏
  • Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
  • آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم‏
  • Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.
  • هر که را باشد وظیفه چار نان ** دو خورد یا سه خورد هست اوسط آن‏
  • Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir.
  • ور خورد هر چار دور از اوسط است ** او اسیر حرص مانند بط است‏
  • Fakat dördünü de yerse bu yiyiş, orta bir yiyiş değildir ki. O adam, kaz gibi hırsına esir olmuştur.
  • هر که او را اشتها ده نان بود ** شش خورد می‏دان که اوسط آن بود 3535
  • Birisinin on ekmeğe iştahı olsa da altısını yese bu orta sayılır.
  • چون مرا پنجاه نان هست اشتهی ** مر ترا شش گرده هم دستیم نی‏
  • Fakat benim elli ekmeğe ihtiyacım var, senin altı yufkaya müsavi değiliz ki.
  • تو به ده رکعت نماز آیی ملول ** من به پانصد در نیایم در نحول‏
  • Sen on rekât namaz kılınca usanırsın, ben beş yüz rekât namaz kılsam usanmam.
  • آن یکی تا کعبه حافی می‏رود ** و آن یکی تا مسجد از خود می‏شود
  • Birisi, ta Kâbe’ye kadar yaya gider, öbürü mescide varıncaya kadar kendisinden geçer.