English    Türkçe    فارسی   

3
1039-1048

  • و اژدها کز زمهریر افسرده بود ** زیر صد گونه پلاس و پرده بود
  • Ejderha, zemheriden donmuştu. Yüzlerce kilimin, kebenin altındaydı.
  • بسته بودش با رسنهای غلیظ ** احتیاطی کرده بودش آن حفیظ 1040
  • Yılancı, ihtiyatı elden bırakmamış, onu kalın iplerle bağlamıştı.
  • در درنگ انتظار و اتفاق ** تافت بر آن مار خورشید عراق
  • Fakat halkın toplanmasını beklerken epeyce bir zaman geçmiş, Irak güneşi, yılanın üstüne vurmuştu.
  • آفتاب گرم‌سیرش گرم کرد ** رفت از اعضای او اخلاط سرد
  • Güneş onu epeyce ısıtınca azasından soğuk ahlât sıyrılıp gitmişti.
  • مرده بود و زنده گشت او از شگفت ** اژدها بر خویش جنبیدن گرفت
  • O müddet zarfında ölü bir halde bulunan ejderha dirildi, kımıldamaya başladı.
  • خلق را از جنبش آن مرده مار ** گشتشان آن یک تحیر صد هزار
  • Ölü yılanın kımıldadığını görünce halkın hayreti birken yüz bin oldu.
  • با تحیر نعره‌ها انگیختند ** جملگان از جنبشش بگریختند 1045
  • Şaşkınlıklarından naralar atarak hep birden kaçışmaya koyuldular.
  • می‌سکست او بند و زان بانگ بلند ** هر طرف می‌رفت چاقاچاق بند
  • Ejderha, halkın gürültüsünden çatır, çatır bağlarını koparmaya başladı. İplerin her biri bir yana düştü.
  • بندها بسکست و بیرون شد ز زیر ** اژدهایی زشت غران همچو شیر
  • İplerini koparıp kilimin altından sıyrıldı. Bir de ne görsünler, aslan gibi kükreyen çirkin, mefret bir ejderha!
  • در هزیمت بس خلایق کشته شد ** از فتاده و کشتگان صد پشته شد
  • Kaçarken halk birbirini çiğnedi, birçok kişiler ayakaltında kalıp öldüler, ölülerden yüzlerce yığın oldu.