English    Türkçe    فارسی   

3
1186-1195

  • نور چشمانم چو آنجا گه روید ** از مقام خفتنش آگه شوید
  • Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın.
  • آن زمان که خفته باشد آن حکیم ** آن عصا را قصد کن بگذار بیم
  • O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almaya kalkışın.
  • گر بدزدی و توانی ساحرست ** چاره‌ی ساحر بر تو حاضرست
  • Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz.
  • ور نتانی هان و هان آن ایزدیست ** او رسول ذوالجلال و مهتدیست
  • Yok, eğer çalamazsanız aman ha aman… Kendinize gelin, o, Allah eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah’ın elçisidir.
  • گر جهان فرعون گیرد شرق و غرب ** سرنگون آید خدا آنگاه حرب 1190
  • Yeryüzü doğudan batıya kadar Firavunla dolsa savaş zamanı Allah, yine onu üstün eder; Firavun, baş aşağı gelir.
  • این نشان راست دادم جان باب ** بر نویس الله اعلم بالصواب
  • Babalarının canı yavrucuklarım, bu doğru nişaneyi verdim işte. Buna göre iş yapın, Allah doğrusunu daha iyi bilir.
  • جان بابا چون بخسپد ساحری ** سحر و مکرش را نباشد رهبری
  • Yavrularım, sihirbaz uyuyunca sihirinin, hilesinin hükmü kalmaz.
  • چونک چوپان خفت گرگ آمن شود ** چونک خفت آن جهد او ساکن شود
  • Çoban uyudu mu kurt emin olur. Çoban uykuya daldı mı dikkati elden gider.
  • لیک حیوانی که چوپانش خداست ** گرگ را آنجا امید و ره کجاست
  • Fakat bir hayvana Allah çobanlık ederse kurt, oraya nereden yol bulur, onu kapmayı nasıl umabilir?
  • جادوی که حق کند حقست و راست ** جادوی خواندن مر آن حق را خطاست 1195
  • Hakk’ın yaptığı sihir, haktır, yerindedir. O yerli yerinde olan şeye sihirbazlık demek hatadır.