English    Türkçe    فارسی   

3
1379-1388

  • این سال وآن جوابست آن گزین ** که سر اینها ندارد درد دین
  • İşte bunun gibi bu sual, şu da cevabı, artık sen ayırıver… Din kaygısı, bunlarla uğraşmaya vakit bırakmaz.
  • آن یکی زد سیلیی مر زید را ** حمله کرد او هم برای کید را 1380
  • Birisi Zeyd’e bir sille vurur. Zeyd de hileye sapıp onu dövmek üzere üstüne saldırınca,
  • گفت سیلی‌زن سالت می‌کنم ** پس جوابم گوی وانگه می‌زنم
  • Adam: “Dur, senden bir şey soracağım, cevabını ver, sonra beni döv.
  • بر قفای تو زدم آمد طراق ** یک سالی دارم اینجا در وفاق
  • Senin kafana vurunca şırak diye bir sestir çıktı. Şimdi burada dostça senden bir sualim var:
  • این طراق از دست من بودست یا ** از قفاگاه تو ای فخر کیا
  • Bu şırak sesi benim elimden mi çıktı, yoksa senin kafandan mı ey uluların öğündüğü ulu zat?” dedi.
  • گفت از درد این فراغت نیستم ** که درین فکر و تفکر بیستم
  • Adamcağız dedi ki: “Acıdan kurtulmadım ki bu düşünceye dalayım.
  • تو که بی‌دردی همی اندیش این ** نیست صاحب‌درد را این فکر هین 1385
  • Senin derdin yok, sen düşüne dur.” Dert sahibi böyle düşüncelere saplanamaz, kendine gel!
  • حکایت
  • Hikâye
  • در صحابه کم بدی حافظ کسی ** گرچه شوقی بود جانشان را بسی
  • Sahabenin ruhlarında Kuran’a karşı fevkalâde bir iştiyak vardı ama aralarında hafız pek azdı.
  • زانک چون مغزش در آگند و رسید ** پوستها شد بس رقیق و واکفید
  • Çünkü bir meyve oldu mu kabuğu adamakıllı incelir, çatlar, dökülür.
  • قشر جوز و فستق و بادام هم ** مغز چون آگندشان شد پوست کم
  • Ceviz, fıstık ve badem bile olunca kabukları incelir.