English    Türkçe    فارسی   

3
1613-1622

  • آن توی که بی بدن داری بدن ** پس مترس از جسم و جان بیرون شدن
  • Sen, bedensiz bir bedene sahipsin, gayri canının cisminden çıkacağından korkma.
  • حکایت آن درویش کی در کوه خلوت کرده بود و بیان حلاوت انقطاع و خلوت و داخل شدن درین منقبت کی انا جلیس من ذکرنی و انیس من استانس بی گر با همه‌ای چو بی منی بی همه‌ای ور بی همه‌ای چو با منی با همه‌ای
  • Dağda halvet eden dervişin hikâyesi
  • بود درویشی بکهساری مقیم ** خلوت او را بود هم خواب و ندیم
  • ”Dağlarda oturan bir derviş vardı. Yalnızlık, onun arkadaşı ve nedimiydi.
  • چون ز خالق می‌رسید او را شمول ** بود از انفاس مرد و زن ملول 1615
  • Allah şarabını içmiş olduğundan erkeklerin sözlerinden de usanmıştı, kadınların sözlerinden de.
  • همچنانک سهل شد ما را حضر ** سهل شد هم قوم دیگر را سفر
  • Bize bir yerde oturup yerleşmek nasıl kolay geliyorsa bazı kimselere de bir yerden bir yere gezip durmak öyle kolay gelir.
  • آنچنانک عاشقی بر سروری ** عاشقست آن خواجه بر آهنگری
  • Sen, nasıl ululuğa âşıksan bir sanatkâr da mesela demirciliğe âşıktır.
  • هر کسی را بهر کاری ساختند ** میل آن را در دلش انداختند
  • Herkesi bir iş için yetiştirmişler, gönlüne o işin meylini vermişlerdir.
  • دست و پا بی میل جنبان کی شود ** خار وخس بی آب و بادی کی رود
  • Gönülde bir meyil olmadıkça el, ayak nasıl hareket eder. Su, rüzgâr olmadıkça çerçöp nasıl akar, savulur?
  • گر ببینی میل خود سوی سما ** پر دولت بر گشا همچون هما 1620
  • Kendinde göğe doğru çıkmaya bir meyil gördün mü hüma kuşu gibi devlet kanadını hemen aç!
  • ور ببینی میل خود سوی زمین ** نوحه می‌کن هیچ منشین از حنین
  • Fakat kendinde yeryüzüne bir meyil gördün mü feryat et, ağlayıp inlemeyi hiç bırakma.
  • عاقلان خود نوحه‌ها پیشین کنند ** جاهلان آخر بسر بر می‌زنند
  • Akıllılar önceden feryat ederler, bilgisizlerse işin sonunda başlarına vururlar!