English    Türkçe    فارسی   

3
2045-2054

  • ای دقوقی تیزتر ران هین خموش ** چند گویی چند چون قحطست گوش 2045
  • Dekukî, tez tez yürü sükût et. Ne vakte kadar söylenip duracaksın, ne vakte kadar? Duyup anlayan kulak kıt!
  • یک درخت شدن آن هفت درخت
  • O yedi ağacın bir ağaç olması
  • گفت راندم پیشتر من نیکبخت ** باز شد آن هفت جمله یک درخت
  • Dekukî dedi ki: Bahtım yaver oldu, ileriye doğru yürüdüm, bir de baktım ki o yedi ağaç bir ağaç olmuş.
  • هفت می‌شد فرد می‌شد هر دمی ** من چه سان می‌گشتم ازحیرت همی
  • Her an bir ağaç, yedi ağaç olmakta, yedi ağaç bir ağaç haline gelmekteydi. Hayretten ne hale geldim, bilir misin? Dondum, kaldım!
  • بعد از آن دیدم درختان در نماز ** صف کشیده چون جماعت کرده ساز
  • Sonra ne göreyim; ağaçlar, cemaat gibi toplanmış, saf düzmüş, namaza durmuşlar!
  • یک درخت از پیش مانند امام ** دیگران اندر پس او در قیام
  • Bir ağaç, imam gibi önlerine geçmiş, öbürleri de onun ardında kıyamdalar!
  • آن قیام و آن رکوع و آن سجود ** از درختان بس شگفتم می‌نمود 2050
  • Onların kıyamı rükû etmeleri, secdeye varmaları beni büsbütün şaşırttı.
  • یاد کردم قول حق را آن زمان ** گفت النجم و شجر را یسجدان
  • O anda Allah’ın “Yıldız ve ağaç, Allah’a secde eder” sözünü hatırladım.
  • این درختان را نه زانو نه میان ** این چه ترتیب نمازست آنچنان
  • Bu ağaçların ne dizleri vardı, ne belleri! Nasıl rükûa, secdeye varıyorlar, bu ne biçim namaz? derken,
  • آمد الهام خدا کای با فروز ** می عجب داری ز کار ما هنوز
  • Allah’tan ilham geldi: A nurlu, pirli kişi, hâlâ bizim işimize şaşıyor musun? Bizce bu işler, şaşılacak işler değil ki!
  • هفت مرد شدن آن هفت درخت
  • Yedi ağacın yedi adam olması
  • بعد دیری گشت آنها هفت مرد ** جمله در قعده پی یزدان فرد
  • Bir müddet sonra ağaçlar, yedi tane adam oldu. Hepsi de tek Allah’ın huzurunda ka’dedeydi.