English    Türkçe    فارسی   

3
2561-2570

  • هر که جنس اوست یار او شود ** جز مگر داود کان شیخت بود
  • Kim onun cinsiyse ona dost olur. Ancak şeyhin olan Davut müstesna!
  • کو مبدل گشت و جنس تن نماند ** هر که را حق در مقام دل نشاند
  • Çünkü o varlığını tebdil etmiştir. Allah, kimi gönül makamına vasıl ederse o kişide ten cinsiyeti kalmaz.
  • خلق جمله علتی‌اند از کمین ** یار علت می‌شود علت یقین
  • Halk, umumiyetle bu cihan içinde illetlidir. İllet, şüphe yok ki illete dosttur.
  • هر خسی دعوی داودی کند ** هر که بی تمییز کف در وی زند
  • Her aşağılık kişi Davutluk dâvasına kalkışır. Anlamayan kişiler de ona yapışır.
  • از صیادی بشنود آواز طیر ** مرغ ابله می‌کند آن سوی سیر 2565
  • Ahmak kuş, avcıdan kuş sesi duyar da o tarafa uçar gider.
  • نقد را از نقل نشناسد غویست ** هین ازو بگریز اگر چه معنویست
  • Davut olmadığı halde Davutluk dâvasına kalkışan, kendi malı olan şeyle başkasından naklettiği şeyi ayırt edemez, sapıktır o kişi. Kendine gel de manevi bir adam bile olsa kaç ondan!
  • رسته و بر بسته پیش او یکیست ** گر یقین دعوی کند او در شکیست
  • Onun yanında kurtulmuş kişiyle bağlı kişi birdir. Yakına eriştim diye iddia etse de şüphededir.
  • این چنین کس گر ذکی مطلقست ** چونش این تمییز نبود احمقست
  • Böyle adam, halk yanında zekâdan ibaret bile olsa mademki kendisinde bu anlayış, bu ayırt ediş yok ahmaktır!
  • هین ازو بگریز چون آهو ز شیر ** سوی او مشتاق ای دانا دلیر
  • Kendine gel, ondan ceylân, aslandan nasıl kaçarsa öyle kaç! Ey bilgili yiğit, sakın onun yanına koşma!
  • گریختن عیسی علیه السلام فراز کوه از احمقان
  • İsa Aleyhisselâm’ın ahmaklardan dağa kaçması
  • عیسی مریم به کوهی می‌گریخت ** شیرگویی خون او می‌خواست ریخت 2570
  • Meryem oğlu İsa, sanki bir aslan kanını dökmek istiyormuş da ondan kaçıyormuş gibi bir dağa kaçıyordu.