English    Türkçe    فارسی   

3
330-339

  • آنک مادر آفرید و ضرع و شیر ** با پدر کردش قرین آن خود مگیر 330
  • Anayı, ananın memesini, sütünü yaratan, onu babayla çift eden O’dur, O’na serkeş olma.
  • ای خداوند ای قدیم احسان تو ** آنک دانم وانک نه هم آن تو
  • Ey Allah, ey ihsanı kadîm olan, bildiğim de senindir, bilmediğim de.
  • تو بفرمودی که حق را یاد کن ** زانک حق من نمی‌گردد کهن
  • Sen, Allah’ı an, çünkü benim hakkım hiç eskimez.
  • یاد کن لطفی که کردم آن صبوح ** با شما از حفظ در کشتی نوح
  • O sabah çağında, sizin Nuh’un gemisinde koruduğumuzu, bu suretle lütuflarda bulunduğumu an.
  • پیله بابایانتان را آن زمان ** دادم از طوفان و از موجش امان
  • O zaman sizin aslınızı, atalarınızı tufandan, tufan dalgasından korudum, onlara aman verdim.
  • آب آتش خو زمین بگرفته بود ** موج او مر اوج که را می‌ربود 335
  • Ateş huylu su, yeryüzünü kaplamıştı. Dalgası, dağların tepelerine kadar çıkıyordu.
  • حفظ کردم من نکردم ردتان ** در وجود جد جد جدتان
  • Sizi reddetmedim, atanızın atasının atasının varlığında sizi korudum.
  • چون شدی سر پشت پایت چون زنم ** کارگاه خویش ضایع چون کنم
  • Mademki baş oldun, sana nasıl ayağımla vururum, kendi iş yurdumu nasıl ziyan ederim?
  • چون فدای بی‌وفایان می‌شوی ** از گمان بد بدان سو می‌روی
  • Vefasızlara kendini feda ediyor, kötü bir zan yüzünden o tarafa doğru gidiyorsun.
  • من ز سهو و بی‌وفاییها بری ** سوی من آیی گمان بد بری
  • Bense unutmadan, vefasızlıktan berîyim. Benim yanıma gelsen bile kötü bir zanla gelirsin.