English    Türkçe    فارسی   

3
3493-3502

  • ور ندانی این دو فکرت از گمان ** لا خلابه گوی و مشتاب و مران
  • Eğer şüpheye düşüyor ve iki fikri ayırt edemiyorsan “Aldatmaca yok“ de; acele etme, koşma!
  • حیله دفع مغبون شدن در بیع و شرا
  • Alışverişte aldanmamanın çaresi
  • آن یکی یاری پیمبر را بگفت ** که منم در بیعها با غبن جفت
  • Bir dost, Peygamber’e “Ben alışverişte daima aldanıyorum.
  • مکر هر کس کو فروشد یا خرد ** همچو سحرست و ز راهم می‌برد 3495
  • Bir şey satan yahut alan kişinin hilesi sanki sihir… Gelip benim yolumu kesiyor“ dedi.
  • گفت در بیعی که ترسی از غرار ** شرط کن سه روز خود را اختیار
  • Peygamber dedi ki: “Alışverişte aldanmaktan korkuyorsan alacağın şeyi üç gün muhayyer olarak al.
  • که تانی هست از رحمان یقین ** هست تعجیلت ز شیطان لعین
  • Çünkü şüphe yok, yavaş iş Rahman’dandır. Acele edşinse melûn Şeytan’dan.“
  • پیش سگ چون لقمه نان افکنی ** بو کند آنگه خورد ای معتنی
  • Önüne bir lokma atsan köpek bile köpekliğiyle önce koklar da sonra yer a ihtiyatlı adam!
  • او ببینی بو کند ما با خرد ** هم ببوییمش به عقل منتقد
  • O burnuyla koklar, biz aklımızla koklarız. Hele bir bak, demek ki biz de her şeyi inceleyen aklımızla kokluyoruz.
  • با تانی گشت موجود از خدا ** تابه شش روز این زمین و چرخها 3500
  • Allah bile bu yerlerle gökleri yavaşlıkla ve tam altı günde yarattı.
  • ورنه قادر بود کو کن فیکون ** صد زمین و چرخ آوردی برون
  • Yoksa “Kün” der demez yerler de olurdu, gökler de; Allah, buna kadirdi. Hatta bir emreder etmez yüzlerce yer gök yaratabilirdi.
  • آدمی را اندک اندک آن همام ** تا چهل سالش کند مرد تمام
  • Allah bütün kudretiyle beraber insanı, yavaş yavaş ve tam kırk yılda kemal sahibi eder.