English    Türkçe    فارسی   

3
3627-3636

  • حیلت او از سبالش نگذرد ** چنبره‌ی حجره‌ی قمر چون بر درد
  • Hilesi, saçından sakalından ileri gidemez ki. Nasıl olur da ayın odasındaki perdeyi yırtabilir?
  • با عدو آفتاب این بد عتاب ** ای عدو آفتاب آفتاب
  • Güneşe düşmanlık eden şu azara uğrar: Ey güneşin güneşine düşman olan,
  • ای عدو آفتابی کز فرش ** می‌بلرزد آفتاب و اخترش
  • Sen öyle bir güneşe düşmansın ki onun ışığından güneş de titremektedir, yıldız da!
  • تو عدو او نه‌ای خصم خودی ** چه غم آتش را که تو هیزم شدی 3630
  • Sen, onun düşmanı değilsin, kendinin düşmanısın. Sen odun olsan ateşe ne gam, o ne yapsın?
  • ای عجب از سوزشت او کم شود ** یا ز درد سوزشت پر غم شود
  • Ne şaşılacak şey… Hiç senin yanışınla onun ışığı, onun harareti azalır mı? Yahut da hiç sen yanıp yakılıyorsun diye gamlanır mı?
  • رحمتش نه رحمت آدم بود ** که مزاج رحم آدم غم بود
  • Onun merhameti, insanın merhametine benzemez. Çünkü insanın acımasında bir dert, bir elem vardır.
  • رحمت مخلوق باشد غصه‌ناک ** رحمت حق از غم و غصه‌ست پاک
  • Mahlûkun acıması elemle karışıktır. Allah’ın rahmetiyle dertten de paktır, elemden de.
  • رحمت بی‌چون چنین دان ای پدر ** ناید اندر وهم از وی جز اثر
  • Babam, Allah rahmetini şöyle bil: O rahmet, vehme bile sığmaz, yalnız eseri görünür.
  • فرق میان دانستن چیزی به مثال و تقلید و میان دانستن ماهیت آن چیز
  • Bir şeyi misal ve taklitle bilmekle o şeyin hakikatini bilmek arasındaki fark
  • ظاهرست آثار و میوه‌ی رحمتش ** لیک کی داند جز او ماهیتش 3635
  • Onun rahmet eserleriyle rahmet meyveleri meydandadır. Fakat onun mahiyetini ondan başka kim bilebilir?
  • هیچ ماهیات اوصاف کمال ** کس نداند جز بثار و مثال
  • Kemal vasıflarının mahiyetleri, yalnız eser ve misalleriyle bilinir. Bundan başka bir tarzda kimsecikler bilemez.