English    Türkçe    فارسی   

3
3763-3772

  • بعد ضد رنج آن ضد دگر ** رو دهد یعنی گشاد و کر و فر
  • Zahmetten, eziyetten sonra da onun zıddı, yani genişlik, zevk ve neşe yüz gösterir.
  • این دو وصف از پنجه‌ی دستت ببین ** بعد قبض مشت بسط آید یقین
  • Bu iki hali, eline bak da gör, anla. Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.
  • پنجه را گر قبض باشد دایما ** یا همه بسط او بود چون مبتلا 3765
  • Elin daima yumulu yahut daima açık olsa bu bir hastalık eseridir.
  • زین دو وصفش کار و مکسب منتظم ** چون پر مرغ این دو حال او را مهم
  • Elini açıp yummakla iş güç görür, çalışır, kazanır, işini düzene korsun. Bu el açıp yumma, kuşun iki kanadı gibi ele lâzım bir şeydir.
  • چونک مریم مضطرب شد یک زمان ** همچنانک بر زمین آن ماهیان
  • Meryem bir müddet, karaya vurmuş balıklar gibi çırpındı.
  • گفتن روح القدس مریم راکی من رسول حقم به تو آشفته مشو و پنهان مشو از من کی فرمان اینست
  • Ruhulkudüs’ün Meryem’e “Ben Allah elçisiyim, benden korkma, gizlenme… Allah’ın emri bu” demesi
  • بانگ بر وی زد نمودار کرم ** که امین حضرتم از من مرم
  • O Allah rahmetini gösteren melek, Meryem’e bağırdı: “Ben, Allah tapısının eminiyim, benden ürkme.
  • از سرافرازان عزت سرمکش ** از چنین خوش محرمان خود درمکش
  • Allah’ın yücelttiği kimselerden baş çekme. Bu çeşit güzel mahremlerden çekinme!”
  • این همی گفت و ذباله‌ی نور پاک ** از لبش می‌شد پیاپی بر سماک 3770
  • Hem bu sözleri söylüyordu, hem de dudaklarından pak nurlar çıkıyor, birbirine ulanıp göğe ağrıyordu.
  • از وجودم می‌گریزی در عدم ** در عدم من شاهم و صاحب علم
  • Melek diyordu ki: “Sen, benim varlığımdan yokluğa kaçıyorsun ama ben yokluktan bir padişahım, bir bayrak sahibiyim.
  • خود بنه و بنگاه من در نیستیست ** یکسواره نقش من پیش ستیست
  • Zaten yurdum orası, ağırlığım da orada… Sana görünen bir suretimden ibaret.