English    Türkçe    فارسی   

3
3895-3904

  • گو بران بر جان مستم خشم خویش ** عید قربان اوست و عاشق گاومیش 3895
  • Söyleyin… Kızgınlıkla bana ne yapmak istiyorsa yapsın. O kurban bayramıdır, âşık da kurbanlık!
  • گاو اگر خسپد وگر چیزی خورد ** بهر عید و ذبح او می‌پرورد
  • Öküz uyur, istirahat eder, bir şey yerse kurban bayramı için besleniyor demektir.
  • گاو موسی دان مرا جان داده‌ای ** جزو جزوم حشر هر آزاده‌ای
  • Beni Musa’nın kurban edilerek ölüyü dirilten öküzü bil. Cüz’lerimin cüz’ü bile hür kişinin hasredilmesine sebeptir.
  • گاو موسی بود قربان گشته‌ای ** کمترین جزوش حیات کشته‌ای
  • Musa’nın öküzü de kurban olmuştu. En küçük cüz’ ü bile bir öldürülmüşe hayat verdi.
  • برجهید آن کشته ز آسیبش ز جا ** در خطاب اضربوه بعضها
  • Öküzün bazı yerleriyle ölüye vurun hitabı geldi; vurdular. O öldürülmüş adam dirildi, fırlayıp kalktı.
  • یا کرامی اذبحوا هذا البقر ** ان اردتم حشر ارواح النظر 3900
  • Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin!
  • از جمادی مردم و نامی شدم ** وز نما مردم به حیوان برزدم
  • Ben cemaattandım… Öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim.
  • مردم از حیوانی و آدم شدم ** پس چه ترسم کی ز مردن کم شدم
  • Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım?
  • حمله‌ی دیگر بمیرم از بشر ** تا بر آرم از ملایک پر و سر
  • Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım.
  • وز ملک هم بایدم جستن ز جو ** کل شیء هالک الا وجهه
  • Melek olduktan sonra da ırmağı atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek, “Her, şey fanidir, helâk olur… ancak onun hakikati bakidir.”