English    Türkçe    فارسی   

3
4022-4031

  • که گر ایشان با شما همره شوند ** غازیان بی‌مغز همچون که شوند
  • Çünkü onlar sizinle yoldaş olurlarsa gaziler de saman gibi içsiz bir hale düşerler.
  • خویشتن را با شما هم‌صف کنند ** پس گریزند و دل صف بشکنند
  • Size uymuş görünür, sizinle beraber safa girerler ama sonra kaçarlar, safı da bozar perişan ederler.
  • پس سپاهی اندکی بی این نفر ** به که با اهل نفاق آید حشر
  • Bu çeşit adamdansa… Münafıklardan pek kalabalık kişinin size uymadansa azlık asker daha iyi.
  • هست بادام کم خوش بیخته ** به ز بسیاری به تلخ آمیخته 4025
  • Az, fakat adamakıllı olmuş güzel badem, acımış, kötü fakat çok bademden iyidir elbette.
  • تلخ و شیرین در ژغاژغ یک شی‌اند ** نقص از آن افتاد که همدل نیند
  • Suret bakımından acı da birdir, tatlı da… Fakat hakikatte bunlar birbirine zıttır, ikidir.
  • گبر ترسان دل بود کو از گمان ** می‌زید در شک ز حال آن جهان
  • Kâfir, o âlemin varlığından şüphe eder, dirileceğini ummaz. Bu yüzden gönlünde korku vardır.
  • می‌رود در ره نداند منزلی ** گام ترسان می‌نهد اعمی دلی
  • Yola düşüp gider ama bir konak bile bilmez. Gönlü kör olan adam, korka korka adım atar.
  • چون نداند ره مسافر چون رود ** با ترددها و دل پرخون رود
  • Yolcu, yol bilmezse nasıl gider? Tereddütlerle, gönlü kanlarla dolu olarak!
  • هرکه گویدهای این‌سو راه نیست ** او کند از بیم آنجا وقف و ایست 4030
  • Birisi “Hay adam hay… Yol, burası değil ki!” dese korkusundan hemen oracıkta duruverir.
  • ور بداند ره دل با هوش او ** کی رود هر های و هو در گوش او
  • Fakat gönlüyle hakikati duyan, yolu bilen kişinin kulağına hiç öyle hay huylar girer mi?