English    Türkçe    فارسی   

4
1120-1129

  • قد جعلنا الحبل فی اعناقهم ** واتخذنا الحبل من اخلاقهم 1120
  • Boyunlarına bir ip attık... O ipi, huylarından ördük, meydana getirdik...
  • لیس من مستقذر مستنقه ** قط الا طایره فی عنقه
  • Hiçbir pis ve kötü yahut temiz ve iyi kişi yoktur ki amel defteri boynuna asılmamış olsun “demiştir.
  • حرص تو در کار بد چون آتشست ** اخگر از رنگ خوش آتش خوشست
  • Kötü işe hırsın, ateşe benzer... Kömür, ateşin rengiyle güzelleşir.
  • آن سیاهی فحم در آتش نهان ** چونک آتش شد سیاهی شد عیان
  • Kömürün karalığı ateşte gizlenir... Ateş söndü mü karalık meydana çıkar!
  • اخگر از حرص تو شد فحم سیاه ** حرص چون شد ماند آن فحم تباه
  • Kömür, senin hırsından ateş haline geldi, ateş halinde göründü... Fakat hırs geçti mi o kömür, kapkara, berbat bir halde kala kalır!
  • آن زمان آن فحم اخگر می‌نمود ** آن نه حسن کار نار حرص بود 1125
  • O zaman kömürün ateş gibi görünmesi, işin güzelliğinden değildi, hırs ateşindendi!
  • حرص کارت را بیاراییده بود ** حرص رفت و ماند کار تو کبود
  • Hırs, senin işini gücünü bezemişti... Hırs gidince işin gücün kapkara kalakaldı!
  • غوله‌ای را که بر آرایید غول ** پخته پندارد کسی که هست گول
  • Şeytan’ın bezediği ekşi otu aptal adam, olmuş ve iti sanır.
  • آزمایش چون نماید جان او ** کند گردد ز آزمون دندان او
  • Fakat denedi mi ne olduğunu anlar, dişleri kamaşır kalır!
  • از هوس آن دام دانه می‌نمود ** عکس غول حرص و آن خود خام بود
  • Heves yüzünden o tuzak tane görünmededir... O esasen hamdır, fakat hırs şeytanın aksi onu güzel gösterir.