English    Türkçe    فارسی   

4
1635-1644

  • برد مقناطیست ار تو آهنی ** ور کهی بر کهربا بر می‌تنی 1635
  • Demirsen seni bir mıknatıs kapar... Yok, saman çöpüysen kehlibara tutulur, ona gidersin!
  • آن یکی چون نیست با اخیار یار ** لاجرم شد پهلوی فجار جار
  • İyi kişilerle dost olmayan, elbette kötülerin yanında yer alır, onlara komşu olur!
  • هست موسی پیش قبطی بس ذمیم ** هست هامان پیش سبطی بس رجیم
  • Musa, Kıpti’ye göre pek kötüdür ama Haman da İsrailoğullarına göre taşlanmış melûnun biridir.
  • جان هامان جاذب قبطی شده ** جان موسی طالب سبطی شده
  • Haman’ın canı Kıpti’ye çeker, Âdem’in midesi buğdayla suyu!
  • معده‌ی خر که کشد در اجتذاب ** معده‌ی آدم جذوب گندم آب
  • (eksik)
  • گر تو نشناسی کسی را از ظلام ** بنگر او را کوش سازیدست امام 1640
  • 1640.Karanlık yüzünden birisini tanıyamadın mı, kendisine kimi imam edinmiş, kime uymuş... Bak, ne olduğunu anlarsın!
  • بیان آنک عارف را غذاییست از نور حق کی ابیت عند ربی یطعمنی و یسقینی و قوله الجوع طعام الله یحیی به ابدان الصدیقین ای فی الجوع یصل طعام‌الله
  • Arifin Allah nurundan gıdası vardır. “Ben Rabi’me konuk olurum, O beni doyurur ve suvarır” denmiştir. “Açlık, Allah yemeğidir. Allah, doğruların bedenlerini onunla diriltir” hadisi de vardır ki açlıkta adama Allah yemeği gelir demektir.
  • زانک هر کره پی مادر رود ** تا بدان جنسیتش پیدا شود
  • Her yavru, anasının ardından gider... Bununla da cinsiyet anlaşılır.
  • آدمی را شیر از سینه رسد ** شیر خر از نیم زیرینه رسد
  • Âdemoğluna süt, göğüsten gelir, eşeğin sütü de bedeninin yarısından, aşağılık tarafından akar.
  • عدل قسامست و قسمت کردنیست ** این عجب که جبر نی و ظلم نیست
  • Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... Fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm!
  • جبر بودی کی پشیمانی بدی ** ظلم بودی کی نگهبانی بدی
  • Cebir olsaydı pişmanlık olur muydu? Zulüm olsaydı Allah’ın koruması olur muydu?