English    Türkçe    فارسی   

4
2508-2517

  • هین غنیمت دار در بازست زود ** رخت آنجا کش به کوری حسود
  • Bunu ganimet bil. Kapı açık, kasetçinin körlüğüne rağmen derhal pılını pırtını oraya çek!
  • گفتن موسی علیه‌السلام فرعون را کی از من یک پند قبول کن و چهار فضیلت عوض بستان
  • Musa aleyhîsselâm'ın Firavun'a "Benden bir öğüt kabul et, karşılık olarak dört fazilet kazan" demesi.
  • هین ز من بپذیر یک چیز و بیار ** پس ز من بستان عوض آن را چهار
  • Kendine gel de benden bir öğüt kabul et, karşılık olarak dört şey al!
  • گفت ای موسی کدامست آن یکی ** شرح کن با من از آن یک اندکی 2510
  • Firavun, o bir öğüt, hangi öğüt? O tek öğüdü bana birazcık anlat dedi.
  • گفت آن یک که بگویی آشکار ** که خدایی نیست غیر کردگار
  • Musa dedi ki: O tek öğüt şu: Apaçık söyle, deki Allah tektir, ondan başka tapacak yoktur!
  • خالق افلاک و انجم بر علا ** مردم و دیو و پری و مرغ را
  • Göklerin, yıldızların, insanlarla şeytanların cin ve perilerin, kuşların yüce yaratıcısıdır.
  • خالق دریا و دشت و کوه و تیه ** ملکت او بی‌حد و او بی‌شبیه
  • Denizin, ovanın, dağın, çölün yaratıcısı odur... Ülkenin sının yoktur, kendisinin benzeri yoktur!
  • گفت ای موسی کدامست آن چهار ** که عوض بدهی مرا بر گو بیار
  • Firavun, ey Musa dedi. Buna karşılık bana vereceğin o dört şey nedir? Onları da söyle de
  • تا بود کز لطف آن وعده‌ی حسن ** سست گردد چارمیخ کفر من 2515
  • 2515.O güzel vadin lütfiyle kâfirliğimin çarmıhı gevşesin!
  • بوک زان خوش وعده‌های مغتنم ** برگشاید قفل کفر صد منم
  • Belki bir ganimet olarak elde edeceğim o hoş vaatler yüzünden yüz harmanlık küfür kilidim açılır.
  • بوک از تاثیر جوی انگبین ** شهد گردد در تنم این زهر کین
  • Belki bal ırmağının tesiriyle bedenimdeki şu kin zehiri ballaşır.