English    Türkçe    فارسی   

4
2951-2960

  • دوستی ببرید زان مخلص تمام ** رو به حایط کرد تا نارد سلام
  • O ihlâs sahibi kişiden dostluğu kesti... yolda rastlasa yüzünü duvara döner, selâm vermezdi!
  • زین شفیع خویشتن بیگانه شد ** زین تعجب خلق در افسانه شد
  • Kendisini kurtaran arkadaşına âdeta yabancı olmuştu... halk şaşırdı, bu iş, ağızlara yayıldı, hikaye gibi söylenmeye başlandı.
  • که نه مجنونست یاری چون برید ** از کسی که جان او را وا خرید
  • Herkes, deli değilse neden canını satın alan arkadaşı ile dostluktan vazgeçti.
  • وا خریدش آن دم از گردن زدن ** خاک نعل پاش بایستی شدن
  • O, onun başını kurtardı, canını satın aldı... ayağının bastığı yer toprak kesilmeliydi.
  • بازگونه رفت و بیزاری گرفت ** با چنین دلدار کین‌داری گرفت 2955
  • Halbuki bu tersine hareket etti, ondan vazgeçti, böyle bir dosta kin gütmeye başladı diyordu.
  • پس ملامت کرد او را مصلحی ** کیین جفا چون می‌کنی با ناصحی
  • Aralarını bulmak isteyen birisi onu kınadı da dedi ki: Böyle bir öğütçü dosta neden bu cefada bulunuyorsun?
  • جان تو بخرید آن دلدار خاص ** آن دم از گردن زدن کردت خلاص
  • Padişahın o has dostu, senin canını satın aldı, boynun vurulmadı, kurtuldun, fakat seni o kurtardı!
  • گر بدی کردی نبایستی رمید ** خاصه نیکی کرد آن یار حمید
  • Kötülük bile yapsaydı kaçmaman gerekti... halbuki o temiz ve iyi dost, sana iyilikte bulundu!
  • گفت بهر شاه مبذولست جان ** او چرا آید شفیع اندر میان
  • Nedim dedi ki: Ben, canımı padişaha feda edecektim... o, neden araya girdi de şefaatte bulundu?
  • لی مع‌الله وقت بود آن دم مرا ** لا یسع فیه نبی مجتبی 2960
  • O anda ben Tanrıyla öyle bir haldeydim ki aramıza seçilmiş bir peygamber bile giremezdi!