English    Türkçe    فارسی   

4
305-314

  • غوره‌ی تو سنگ بسته کز سقام ** غوره‌ها اکنون مویزند و تو خام 305
  • Hastalıktan donmuş kalmış koruksun sen... Hâlbuki koruklar, şimdi kuru üzüm haline geldi, sense hala hamsın!”
  • عذر خواستن آن عاشق از گناه خویش به تلبیس و روی پوش و فهم کردن معشوق آن را نیز
  • Âşığın hileye sapıp suçuna özür getirmesi ve niyetini gizlemeye savaşması, sevgilinin, bu hileyi de anlaması
  • گفت عاشق امتحان کردم مگیر ** تا ببینم تو حریفی یا ستیر
  • Âşık dedi ki: “Kusuruma bakma... Bakayım, bana uyacak mısın, yoksa namuslu musun diye seni sınadım.
  • من همی دانستمت بی‌امتحان ** لیک کی باشد خبر هم‌چون عیان
  • Senin namuslu olduğunu sınamadan da biliyordum ama haber alma, gözle görmeye benzer mi ya?
  • آفتابی نام تو مشهور و فاش ** چه زیانست ار بکردم ابتلاش
  • Sen bir güneşsin; adın sanın meşhur olmuş, âleme yayılmış! Güneşi böyle bir tecrübeye aldımsa ne ziyanı var?
  • تو منی من خویشتن را امتحان ** می‌کنم هر روز در سود و زیان
  • Sen bensin, ben kendimi her gün fayda da, ziyanda sınar dururum.
  • انبیا را امتحان کرده عدات ** تا شده ظاهر ازیشان معجزات 310
  • Düşmanlar, peygamberleri de sınadılar, sınadılar da onlardan mucizeler zuhur etti.
  • امتحان چشم خود کردم به نور ** ای که چشم بد ز چشمان تو دور
  • Gözümü, nurla sınadım, ey gözlerinden kötü gözler, uzak olasıca sevgili!
  • این جهان هم‌چون خرابست و تو گنج ** گر تفحص کردم از گنجت مرنج
  • Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!
  • زان چنین بی‌خردگی کردم گزاف ** تا زنم با دشمنان هر بار لاف
  • Seni küstahça sınadım... Bu suretle düşmanlara da her zaman söyleyeyim;
  • تا زبانم چون ترا نامی نهد ** چشم ازین دیده گواهیها دهد
  • Dilim seni anınca gözüm de gördüğüne tanık olsun!