English    Türkçe    فارسی   

4
3287-3296

  • زر عقلت ریزه است ای متهم ** بر قراضه مهر سکه چون نهم
  • A töhmetli kişi, senin akıl altının paramparça... böyle bir altına nasıl mühür ve damga vurayım?
  • عقل تو قسمت شده بر صد مهم ** بر هزاران آرزو و طم و رم
  • Aklın yüzlerce mühim işe dağılmış... binlerce isteğe mala mülke bölünmüş!
  • جمع باید کرد اجزا را به عشق ** تا شوی خوش چون سمرقند و دمشق
  • Bu cüzleri âşkla bir araya toplamak gerek ki Semerkant ve Dımışk gibi hoş bir hale gelsin!
  • جو جوی چون جمع گردی ز اشتباه ** پس توان زد بر تو سکه‌ی پادشاه 3290
  • Onları en küçük parçasına kadar toplar şüpheden arınırsan sana padişah sikkesi basılabilir.
  • ور ز مثقالی شوی افزون تو خام ** از تو سازد شه یکی زرینه جام
  • A ham kişi, ağırlıkta bir miskalı geçersen padişah senden bir altın kadeh düzer.
  • پس برو هم نام و هم القاب شاه ** باشد و هم صورتش ای وصل خواه
  • O kadehte padişahın hem adı, hem lâkapları, hem de resmi olur ey vuslat dileyen.
  • تا که معشوقت بود هم نان هم آب ** هم چراغ و شاهد و نقل شراب
  • Nihayet sevgilin sana hem ekmek olur, hem su... hem ışık kesilir, hem güzel, hem meze olur, hem şarap!
  • جمع کن خود را جماعت رحمتست ** تا توانم با تو گفتن آنچ هست
  • Kendini derle topla da ne varsa sana söyleyebileyim.
  • زانک گفتن از برای باوریست ** جان شرک از باوری حق بریست 3295
  • Çünkü söz söylemek, tasdik edilmek içindir... Tanrıya şirk koşan can, doğruya inanmaz.
  • جان قسمت گشته بر حشو فلک ** در میان شصت سودا مشترک
  • Feleğin abes şeylerine bölünmüş olan can, altmış sevda ortasında müşterek bir hale gelmiştir.