English    Türkçe    فارسی   

4
3514-3523

  • آنک جوی و چشمه‌ها را آب داد ** چشمه‌ای در اندرون من گشاد
  • Irmaklara kaynaklara su ihsan eden, içimde bir kaynaktır coşturdu!
  • این جگر که بود گرم و آب‌خوار ** گشت پیش همت او آب خوار 3515
  • Ciğerim susuzluktan yanıp kavrulmakta, su istemekteydi... şimdi öyle bir himmete nail oldu ki suyu hakir görmede!
  • کاف کافی آمد او بهر عباد ** صدق وعده‌ی کهیعص
  • Kaf hâ yâ ayn sâd vadindeki doğruluğa delil olarak Allah, Kâfi adının "Kef"i oldu.
  • کافیم بدهم ترا من جمله خیر ** بی‌سبب بی‌واسطه‌ی یاری غیر
  • Kâfiyim, sana bütün hayırları, sebepsiz, başkasının yardımını vasıta etmeden veririm.
  • کافیم بی‌نان ترا سیری دهم ** بی‌سپاه و لشکرت میری دهم
  • Kâfiyim, seni ekmeksiz tutuyorum... ordusuz, askersiz sana beylik, padişahlık ihsan ederim...
  • بی‌بهارت نرگس و نسرین دهم ** بی‌کتاب و اوستا تلقین دهم
  • Bahar olmadığı halde sana nergis ve ağustos gülü verir; kitapsız ustasız sana bilgiler belletirim...
  • کافیم بی داروت درمان کنم ** گور را و چاه را میدان کنم 3520
  • Kâfiyim, ilaçsız sıhhat verir; mezarı, kuyuyu meydan haline getiririm...
  • موسیی را دل دهم با یک عصا ** تا زند بر عالمی شمشیرها
  • Musa'ya bütün âlemin başına indirsin diye bir sopa verir; kuvvet kudret bağlarım...
  • دست موسی را دهم یک نور و تاب ** که طپانچه می‌زند بر آفتاب
  • Musa'nın eline bir nur, bir parlaklık veririm ki güneşe bile tokat atar!
  • چوب را ماری کنم من هفت سر ** که نزاید ماده مار او را ز نر
  • Sopayı yedi başlı yılan haline getiririm... hem öyle bir yılan ki erkek bir yılanın belinden gelmemiş, dişi bir yılandan doğmamış.