English    Türkçe    فارسی   

4
538-547

  • بهر این فرمود پیغامبر که من ** هم‌چو کشتی‌ام به طوفان زمن
  • Peygamber, bunun için “Ben; zamane tufanına gemi gibiyim;
  • ما و اصحابم چو آن کشتی نوح ** هر که دست اندر زند یابد فتوح
  • Biz ve ashabım, Nuh’un gemisine benzeriz. Kim bu gemiye el atar, kim bu gemiye girerse kurtulur” buyurdu.
  • چونک با شیخی تو دور از زشتیی ** روز و شب سیاری و در کشتیی 540
  • Şeyh beraber olunca kötülüklerden uzaksın... Gece gündüz gitmektesin; gemidesin.
  • در پناه جان جان‌بخشی توی ** کشتی اندر خفته‌ای ره می‌روی
  • Canlar bağışlayan cana sığınmışsın... Gemiye girmiş, uyuyorsun; öyle olduğu halde yol almaktasın!
  • مسکل از پیغامبر ایام خویش ** تکیه کم کن بر فن و بر کام خویش
  • Zamanın peygamberinden ayrılma... Kendi hünerine, kendi dileğine pek güvenme!
  • گرچه شیری چون روی ره بی‌دلیل ** خویش‌بین و در ضلالی و ذلیل
  • Aslan bile olsan değil mi ki kılavuzsuz yol almaktasın; kendini görüyorsun, sapıksın, hor hakirsin.
  • هین مپر الا که با پرهای شیخ ** تا ببینی عون و لشکرهای شیخ
  • Ancak şeyhin kanatlarıyla uçta şeyhin askerlerinin yardımını gör!
  • یک زمانی موج لطفش بال تست ** آتش قهرش دمی حمال تست 545
  • Bir zaman olur, onun lütuf dalgaları, sana kanat kesilir; bir an gelir, kahır ateşi seni taşır, götürür!
  • قهر او را ضد لطفش کم شمر ** اتحاد هر دو بین اندر اثر
  • Kahrını, lütfunun zıddı sayma pek... Tesir bakımından ikisinin de birliğini gör!
  • یک زمان چون خاک سبزت می‌کند ** یک زمان پر باد و گبزت می‌کند
  • Bir zaman seni toprak gibi yeşertir... Bir zaman seni sevgilinin havasıyla doldurur, şişirir!