English    Türkçe    فارسی   

4
810-819

  • چیست اندر خم که اندر نهر نیست ** چیست اندر خانه که اندر شهر نیست 810
  • Testide ne vardır ki nehirde olmasın... Evde ne vardır ki şehirde bulunmasın!
  • این جهان خمست و دل چون جوی آب ** این جهان حجره‌ست و دل شهر عجاب
  • Bu âlem bir testidir, gönül de ırmak suyuna benzer. Bu âlem odadır, gönülse görülmedik ve şaşılacak şeylerle dolu bir şehir!
  • پیدا کردن سلیمان علیه‌السلام کی مرا خالصا لامر الله جهدست در ایمان تو یک ذره غرضی نیست مرا نه در نفس تو و حسن تو و نه در ملک تو خود بینی چون چشم جان باز شود به نورالله
  • Süleyman aleyhisselâm’ın, benim senin imana gelmeni istemem; ancak Allah rızası içindi; ne nefsinde, ne güzelliğinde, ne de saltanatında bir zerre garezim yok. Allah nuruyla gözüm açılsın, sen de görürsün demesi
  • هین بیا که من رسولم دعوتی ** چون اجل شهوت‌کشم نه شهوتی
  • Hemencecik gel... Ben, seni davet eden bir elçiyim... Ecel gibi şehveti öldürücüyüm, şehvete esir değil!
  • ور بود شهوت امیر شهوتم ** نه اسیر شهوت روی بتم
  • Hatta şehvetin olsa bile şehvette emîrim... Bir güzelin yüzünü görüp şehvet esiri olmam ben!
  • بت‌شکن بودست اصل اصل ما ** چون خلیل حق و جمله انبیا
  • Aslımızın aslı, Halil ve bütün peygamberler gibi putları kıran kişilerdir.
  • گر در آییم ای رهی در بتکده ** بت سجود آرد نه ما در معبده 815
  • Ey esir, biz put haneye girsek bile puta secde etmeyiz, put bize secde eder.
  • احمد و بوجهل در بتخانه رفت ** زین شدن تا آن شدن فرقیست زفت
  • Ahmed de put haneye gitti, Ebu Cehil de... Fakat bunun gitmesiyle onun gitmesi arasında pek büyük bir fark var!
  • این در آید سر نهند او را بتان ** آن در آید سر نهد چون امتان
  • Bu put haneye girdi mi putlar baş kor, secdeye kapanır... O girdi mi ümmetler gibi putlara secde eder!
  • این جهان شهوتی بتخانه‌ایست ** انبیا و کافران را لانه‌ایست
  • Şehvete mensup olan bu âlem de put hanedir... Hem peygamberlere yuvadır, hem kâfirlere!
  • لیک شهوت بنده‌ی پاکان بود ** زر نسوزد زانک نقد کان بود
  • Fakat şehvet, pak kişilere kuldur... Halis altını ateş yakmaz!