English    Türkçe    فارسی   

5
1164-1173

  • عشق را صد ناز و استکبار هست  ** عشق با صد ناز می‌آید به دست 
  • Aşkın yüzlerce nazı, edası, ululuğu var. Aşk, yüzlerce nazla elde edilebilir.
  • عشق چون وافیست وافی می‌خرد  ** در حریف بی‌وفا می‌ننگرد  1165
  • Aşk vefakar olduğu için vefakar olanı satın alır. Vefasız adama bakmaz bile.
  • چون درختست آدمی و بیخ عهد  ** بیخ را تیمار می‌باید به جهد 
  • İnsan bir ağaca benzer, ahdi de ağacın köküne. Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek.
  • عهد فاسد بیخ پوسیده بود  ** وز ثمار و لطف ببریده بود 
  • Bozuk düzen ahit, çürümüş köktür. Kökü çürümüş ağaç meyve vermez.
  • شاخ و برگ نخل گر چه سبز بود  ** با فساد بیخ سبزی نیست سود 
  • Ağacın dalları, yaprakları yeşil bile olsa kök çürümüş, kurumuşsa faydası yok.
  • ور ندارد برگ سبز و بیخ هست  ** عاقبت بیرون کند صد برگ دست 
  • Fakat kökü sağlam da yeşil yaprakları yoksa nihayet günün birinde yüzlerce yaprak el sallar.
  • تو مشو غره به علمش عهد جو  ** علم چون قشرست و عهدش مغز او  1170
  • İlminle gururlanma da ahdini bütünlemeye bak. Çünkü bilgi kabuğa benzer, ahitse onun içidir.
  • در بیان آنک مرد بدکار چون متمکن شود در بدکاری و اثر دولت نیکوکاران ببیند شیطان شود و مانع خیر گردد از حسد هم‌چون شیطان کی خرمن سوخته همه را خرمن سوخته خواهد ارایت الذی ینهی عبدا اذا صلی 
  • Kötü işli adam, kötülükte sabit oldu da iyilik edenlerin eriştikleri devleti gördü mü? Şeytan olur, hasedinden hayrı menetmeye kalkışır, Şeytan gibi hani. Harmanı yanan da herkesin harmanının yanmasını ister. “Görmedin mi namaz kılan kulu, namaz kıldırmaya çalışanı?”
  • وافیان را چون ببینی کرده سود  ** تو چو شیطانی شوی آنجا حسود 
  • Vefakarların faydalandığını gördün mü sen, Şeytan gibi haset edersin.
  • هرکرا باشد مزاج و طبع سست  ** او نخواهد هیچ کس را تن‌درست 
  • Mizaç ve tabiatı bozuk ve hasta olan kişi, kimsenin iyi olmamasını ister.
  • گر نخواهی رشک ابلیسی بیا  ** از در دعوی به درگاه وفا 
  • Şeytan gibi hasetçi değilsen dava kapısını bırak da vefa tapısına gel.