English    Türkçe    فارسی   

5
195-204

  • فضل حق با این که او کژ می‌تند  ** عاقبت زین جمله پاکش می‌کند  195
  • Fakat Allah’nın lütuf ve ihsanı, o eğri işlerle bulunmakla beraber nihayet onu, hepsinden de arıtır.
  • سبق برده رحمتش وان غدر را  ** داده نوری که نباشد بدر را 
  • Rahmeti o kötülüğü aşmış, ayın on dördüne bile vermediği ışığı vermiştir.
  • کوششش را شسته حق زین اختلاط  ** غسل داده رحمت او را زین خباط 
  • Allah onun çalışmasını bu kötülükle karışmadan yıkar; rahmeti, onu bu hatadan arıtır.
  • تا که غفاری او ظاهر شود  ** مغفری کلیش را غافر شود 
  • Bu suretle de Allah’nın yarlıgayıcılığı meydana çıkar; bu miğfer, kulun kelliğini örter.
  • آب بهر این ببارید از سماک  ** تا پلیدان را کند از خبث پاک 
  • Yağmur pis şeyleri arıtmak için gökten yağar.
  • پاک کردن آب همه پلیدیها را و باز پاک کردن خدای تعالی آب را از پلیدی لاجرم قدوس آمد حق تعالی 
  • Suyun bütün pislikleri temizlemesi, ulu Allah’nın da suyu pislikten arıtması, hasılı ulu Allah’nın kötülüklerden arı, noksanlardan münezzeh oluşu
  • آب چون پیگار کرد و شد نجس  ** تا چنان شد که آب را رد کرد حس  200
  • Su durdu mu pislenir. Pislenince de duygu ondan iğrenir, onu istemez.
  • حق ببردش باز در بحر صواب  ** تا به شستش از کرم آن آب آب 
  • Allah yine onu doğruluk denizine götürür. O suların suyu kereminden onu yıkar, arıtır.
  • سال دیگر آمد او دامن‌کشان  ** هی کجا بودی به دریای خوشان 
  • Ertesi yıl eteğini sürüyerek gelir. Hey, neredesin? Dense “Hoşlar denizindeyim.
  • من نجس زینجا شدم پاک آمدم  ** بستدم خلعت سوی خاک آمدم 
  • Ben burada pislendim, gittim. Temiz geldim. Elbiseler giyindim, toprağa ulaştım.
  • هین بیایید ای پلیدان سوی من  ** که گرفت از خوی یزدان خوی من 
  • Ey kirliler, pisler, bana gelin. Çünkü, ben Allah huyu ile huylandım.