English    Türkçe    فارسی   

5
2891-2900

  • هست مردی گفت این بازار پر  ** مردمانند آخر ای دانای حر 
  • Bir adam, şu pazar, adamla dolu o hür kişi dedi.
  • گفت خواهم مرد بر جاده‌ی دو ره  ** در ره خشم و به هنگام شره 
  • Adam arayan dedi ki: Bu iki yol ağzı ana caddede öfke ve hırs zamanında dayanan bir adam arıyorum.
  • وقت خشم و وقت شهوت مرد کو  ** طالب مردی دوانم کو به کو 
  • Öfke ve şehvet vaktinde kendini tutabilen adam nerde? Bucak, bucak, sokak sokak böyle bir adam arıyorum işte.
  • کو درین دو حال مردی در جهان  ** تا فدای او کنم امروز جان 
  • Nerde âlemde bu iki halde dayanabilen bir adam ki bugün ona canımı feda edeyim.
  • گفت نادر چیز می‌جویی ولیک  ** غافل از حکم و قضایی بین تو نیک  2895
  • Bunu duyan, nadir bulunur bir şey arıyorsun, fakat kaza ve kaderden gafilsin dedi iyi bak.
  • ناظر فرعی ز اصلی بی‌خبر  ** فرع ماییم اصل احکام قدر 
  • Sen, fer'e bakıyorsun; asıldan haberin bile yok. Biz fer'iz, asıl olan kader hükümleridir.
  • چرخ گردان را قضا گمره کند  ** صدعطارد را قضا ابله کند 
  • Kaza ve kader, dönüp duran gökyüzünün bile yolunu kaybeder. Yüzlerce Utarid'i kaza ve kader, aptallaştırır.
  • تنگ گرداند جهان چاره را  ** آب گرداند حدید و خاره را 
  • Çare âlemini daraltır, demirle mermeri bile eritir, su haline getirir.
  • ای قراری داده ره را گام گام  ** خام خامی خام خامی خام خام 
  • Ey bu yolu adım adım adımlamaya karar veren kişi, sen hamın hamısın, hamın hamısın, hamın hamı!
  • چون بدیدی گردش سنگ آسیا  ** آب جو را هم ببین آخر بیا  2900
  • Değirmen taşının dönüşünü gördün, bari gel de dereyi de gör.