English    Türkçe    فارسی   

5
3146-3155

  • پیش این شاهان هماره جان کنی  ** بی‌خبر ایشان ز غدر و روشنی 
  • Halbuki bu padişahların önünde can çekisip durursun. Çünkü bunlar,hiyanetle hakikati bilmezler,haberleri bile yoktur.
  • گفت غمازی که بد گوید ترا  ** ضایع آرد خدمتت را سالها 
  • Bir kovucunun söziyle yıllarca süren hizmetini zayi ediverdi.
  • پیش شاهی که سمیعست و بصیر  ** گفت غمازان نباشد جای‌گیر 
  • Fakat her şeyi duyan, her şeyi gören bir padişah, koyucuların sözlerine aldırmaz bile.
  • جمله غمازان ازو آیس شوند  ** سوی ما آیند و افزایند پند 
  • Bütün kovucular, ondan ümitlerini keser, meyus olurlar. Fakat bize geldiler, kovuculuk ettiler mi onlara bağlılığımız artar.
  • بس جفا گویند شه را پیش ما  ** که برو جف القلم کم کن وفا  3150
  • Padişaha, bizim önümüzde nice kovuculukta bulunurlar, cefakârlıklarımızı söylerler. Yürü, artık kalem kurudu, az vefakâr ol derler.
  • معنی جف القلم کی آن بود  ** که جفاها با وفا یکسان بود 
  • "Kalem yazdı, mürekkebi kurudu'' sözünün mânası, cefa ile vefa birdir demek değildir.
  • بل جفا را هم جفا جف القلم  ** وآن وفا را هم وفا جف القلم 
  • Cefaya karşılık cefa.. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. O vefaya karşılık da vefa.. Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu demektir.
  • عفو باشد لیک کو فر امید  ** که بود بنده ز تقوی روسپید 
  • Af vardır, fakat ümit parlaklığı nerde ki kul, Tanrı'dan çekinmeyle yüzü ak olsun?
  • دزد را گر عفو باشد جان برد  ** کی وزیر و خازن مخزن شود 
  • Hırsız af edilse bile canını kurtarır. Fakat nerde vezir ve hazine emini olacak?
  • ای امین الدین ربانی بیا  ** کز امانت رست هر تاج و لوا  3155
  • Ey din emini, ey Tanrı'ya mensup er, gel ki her tac, her bayrak, eminlikten meydana gelir!