English    Türkçe    فارسی   

5
3646-3655

  • هرچه آید از جهان غیب‌وش  ** در دلت ضیفست او را دار خوش 
  • Gayb âleminden gönlüne ne gelirse konuktur, onu hoş tut.
  • حکایت آن مهمان کی زن خداوند خانه گفت کی باران فرو گرفت و مهمان در گردن ما ماند 
  • Bir eve konuk geldi. Ev sahibinin karısı, yağmur başladı, konuk boynumuzda kaldı dedi.
  • آن یکی را بیگهان آمد قنق  ** ساخت او را هم‌چو طوق اندر عنق 
  • Birisine ansızın konuk geldi. Ev sahibi, konuğunu gerdanlık gibi boyuna taktı.
  • خوان کشید او را کرامتها نمود  ** آن شب اندر کوی ایشان سور بود 
  • Sofra çıkardı, ağırladı. O gece mahallelerinde sünnet düğünü vardı.
  • مرد زن را گفت پنهانی سخن  ** که امشب ای خاتون دو جامه خواب کن 
  • Erkek, kadınına gizlice dedi ki: Bu gece iki yatak ser.
  • پستر ما را بگستر سوی در  ** بهر مهمان گستر آن سوی دگر  3650
  • Bizim yatağımızı kapı yanına yap, konuğun yatağını da öbür tarafa.
  • گفت زن خدمت کنم شادی کنم  ** سمع و طاعه ای دو چشم روشنم 
  • Kadın, olur iki gözümün nuru, baş üstüne. Hizmetler eder, güler yüz gösteririm, merak etme dedi.
  • هر دو پستر گسترید و رفت زن  ** سوی ختنه‌سور کرد آنجا وطن 
  • Yatakları yaptı, sünnet düğününe gitti.
  • ماند مهمان عزیز و شوهرش  ** نقل بنهادند از خشک و ترش 
  • Yüce konuk, kadının kocasiyle kaldı. Geceleyin kuru, yaş bir çerez çıkardı.
  • در سمر گفتند هر دو منتجب  ** سرگذشت نیک و بد تا نیم شب 
  • Yediler, içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuştular, gece yarısına dek iyi kötü, başlarından geçenleri anlattılar.
  • بعد از آن مهمان ز خواب و از سمر  ** شد در آن پستر که بد آن سوی در  3655
  • Çerezden, konuşup görüşmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktı, kapı yanındaki yatağa girip yattı.