English    Türkçe    فارسی   

5
3780-3789

  • گفت عیاضی نود بار آمدم  ** تن برهنه بوک زخمی آیدم  3780
  • Ayyazi dedi ki: Tam doksan kere belki yaralanırım diye,
  • تن برهنه می‌شدم در پیش تیر  ** تا یکی تیری خورم من جای‌گیر 
  • Çırılçıplak savaşa girdim, okların önüne gittim, belki birisi gelir saplanır dedim.
  • تیر خوردن بر گلو یا مقتلی  ** در نیابد جز شهیدی مقبلی 
  • Fakat boğaza, yahut can alacak bir yere ok isabeti, devlet sahibi bir şehitten başkasına nasip olmuyor.
  • بر تنم یک جایگه بی‌زخم نیست  ** این تنم از تیر چون پرویز نیست 
  • Vücudumda yaralanmadık bir tek yer yok. Bedenim, oktan kalbur gibi delik deşik oldu.
  • لیک بر مقتل نیامد تیرها  ** کار بخت است این نه جلدی و دها 
  • Fakat bu ne yiğitlik, ne de zekâ işi. Baht işi bu, Bir türlü can alacak bir yerime ok isabet etmedi.
  • چون شهیدی روزی جانم نبود  ** رفتم اندر خلوت و در چله زود  3785
  • Şehitliğin kısmet olmadığını anlayınca halvete gittim, çileye girdim.
  • در جهاد اکبر افکندم بدن  ** در ریاضت کردن و لاغر شدن 
  • Kendimi büyük savaşa attım, riyazata, zayıflamaya koyuldum.
  • بانگ طبل غازیان آمد به گوش  ** که خرامیدند جیش غزوکوش 
  • Halvetteyken kulağıma gazilerin savaşa giderken çaldıkları davul sesleri geldi.
  • نفس از باطن مرا آواز داد  ** که به گوش حس شنیدم بامداد 
  • Sabah çağıydı, can kulağımla duydum, nefsim, içimden seslendi.
  • خیز هنگام غزا آمد برو  ** خویش را در غزو کردن کن گرو 
  • Kalk, savaş zamanı geldi, yürü. Kendini savaşa at.