English    Türkçe    فارسی   

6
1549-1558

  • شکر کن که زنده‌ای بر تو نزد  ** کانک زنده رد کند حق کرد رد 
  • Şükret ki sana bir diri vurmadı. Çünkü dirinin reddettiğini Allah da reddeder.
  • خشم احیا خشم حق و زخم اوست  ** که به حق زنده‌ست آن پاکیزه‌پوست  1550
  • Dirilerin kızgınlığı, Allah kızgınlığıdır, Allah zahmıdır. Çünkü o dışı temiz kişi, Allahyla diridir.
  • حق بکشت او را و در پاچه‌ش دمید  ** زود قصابانه پوست از وی کشید 
  • Allah onu öldürmüş, ayağından üflemiş, çabucak kasap gibi derisini yüzmüştür.
  • نفخ در وی باقی آمد تا مب  ** نفخ حق نبود چو نفخه‌ی آن قصاب 
  • Allah’nın üfürmesi, ona ebedî olarak kalır. Allahnın üfürmesi kasabın üfürmesine benzemez.
  • فرق بسیارست بین النفختین  ** این همه زینست و آن سر جمله شین 
  • Fakat Allah üfürmesiyle kasap üfürmesi arasında çok fark vardır. Bu, baştan aşağıya kadar lûtuftur, kemaldir, öbürü tamamıyla ayıp ve ar.
  • این حیات از وی برید و شد مضر  ** وان حیات از نفخ حق شد مستمر 
  • Bu dirilik,o üfürmeyle mahvolmuştur; o dirilik, o üfürmeyle gelmiştir, ebedîdir.
  • این دم آن دم نیست کاید آن به شرح  ** هین بر آ زین قعر چه بالای صرح  1555
  • 1555.Bu soluk, o soluk değildir ki söze sığsın, anlatılabilsin. Kendine gel de şu kuyunun dibinden köşkün üstüne çık, yücel!
  • نیستش بر خر نشاندن مجتهد  ** نقش هیزم را کسی بر خر نهد 
  • Bunu eşeğe bindirmenin şeriatta yeri yok. Sopanın resmini eşeğe bindiren var mıdır hiç?
  • بر نشست او نه پشت خر سزد  ** پشت تابوتیش اولیتر سزد 
  • Onu eşeğe değil, tabuta bindirmek daha doğru, daha yerinde.
  • ظلم چه بود وضع غیر موضعش  ** هین مکن در غیر موضع ضایعش 
  • Zulüm nedir? Bir şeyi lâyık olduğu yere koymamak. Sen de onu, ona lâyık olan yerden başka bir yere koyup zâyi etme.