English    Türkçe    فارسی   

6
4088-4097

  • روبه افتد پهن اندر زیر خاک  ** بر سر خاکش حبوب مکرناک 
  • Tilki, toprağın altına yayılır, toprağın üstünde de hileli tohumlar vardır.
  • تا بیاید زاغ غافل سوی آن  ** پای او گیرد به مکر آن مکردان 
  • Nihayet bir karga gaflette bulunur, oraya gelir konar. O hilebaz da derhal onun ayağını yakalayıverir.
  • صدهزاران مکر در حیوان چو هست  ** چون بود مکر بشر کو مهترست  4090
  • Hayvanlar da yüz binlerce hile varken artık hayvanlardan daha üstün olanda ne hileler bulunur?
  • مصحفی در کف چو زین‌العابدین  ** خنجری پر قهر اندر آستین 
  • Zeynel-abidin gibi elinde bir Kuran, fakat yeninde kahredici bir hançer!
  • گویدت خندان کای مولای من  ** در دل او بابلی پر سحر و فن 
  • Sana gelerek efendim der. Fakat gönlünde büyülerle, hilelerle dolu bir Babil var.
  • زهر قاتل صورتش شهدست و شیر  ** هین مرو بی‌صحبت پیر خبیر 
  • Öldürücü zehirin görünüşü baldır, süttür. Kendine gel de haberdar bir pirin sohbeti olmadıkça yürüme.
  • جمله لذات هوا مکرست و زرق  ** سوز و تاریکیست گرد نور برق 
  • Heva ve heves lezzetlerinin hepsi hiledir, riyadır. Her lezzet , etrafı karanlıklarla çevrilmiş şimşek ışığına benzer.
  • برق نور کوته و کذب و مجاز  ** گرد او ظلمات و راه تو دراز  4095
  • Derhal gelip geçen şimşek nuru, yalan ve geçici bir şeydir. Çevresinde karanlıklar var, yolunsa uzaktır senin.
  • نه به نورش نامه توانی خواندن  ** نه به منزل اسپ دانی راندن 
  • Onun ışığıyla ne bir kitap okuyabilirsin, ne bir konağa at sürebilirsin.
  • لیک جرم آنک باشی رهن برق  ** از تو رو اندر کشد انوار شرق 
  • Yalnız şimşek ışığına kapıldığının suçu olarak doğu nurları senden yüz çevirir.