English    Türkçe    فارسی   

6
530-539

  • گفت مفتی ضرورت هم توی  ** بی‌ضرورت گر خوری مجرم شوی  530
  • Adam, zaruret hakkında fetva veren de sensin. Fakat zaruretin, ihtiyacın yok da yersen suçlu olursun.
  • ور ضرورت هست هم پرهیز به  ** ور خوری باری ضمان آن بده 
  • Hattâ zaruretin varsa bile çekinmek daha iyi. Fakat mademki yiyeceksin, parasını ver bari dedi.
  • مرغ پس در خود فرو رفت آن زمان  ** توسنش سر بستد از جذب عنان 
  • Kuş, o anda tamamiyle kendisinden geçmişti. Atı, yularını elinden almıştı.
  • چون بخورد آن گندم اندر فخ بماند  ** چند او یاسین و الانعام خواند 
  • Buğdayları yedi ama tuzakta kala kaldı. Nice Yâsin okudu,nice En’am okudu.
  • بعد در ماندن چه افسوس و چه آه  ** پیش از آن بایست این دود سیاه 
  • Âciz kaldıktan sonra ister acıklan, ister ah et. Bu kara duman, o hale düşmeden gerekti.
  • آن زمان که حرص جنبید و هوس  ** آن زمان می‌گو کای فریادرس  535
  • Hırs ve heves, insanı harekete getirdi mi o zaman ey feryadıma yetişen, medet de.
  • کان زمان پیش از خرابی بصره است  ** بوک بصره وا رهد هم زان شکست 
  • Çünkü bu feryat, Basra harap olmadan edilen feryattır. Belki bu sınıklık yüzünden Basra kurtulur.
  • ابک لی یا باکیی یا ثاکلی  ** قبل هدم البصرة و الموصل 
  • Ey ağlayan dövünen, bana Basra’yla Musul yıkılmadan ağla, dövün!
  • نح علی قبل موتی واغتفر  ** لا تنح لی بعد موتی واصطبر 
  • Ölümden evvel feryat et, başına topraklar saç. Ölümden sonraysa ağlama, dayan.
  • ابک لی قبل ثبوری فی‌النوی  ** بعد طوفان النوی خل البکا 
  • Ben felâkete düşmeden, helâk olmadan ağla bana, felâket tufanından sonraysa ağlamayı bırak.