English    Türkçe    فارسی   

1
601-625

  • ما که باشیم ای تو ما را جان جان ** تا که ما باشیم با تو در میان‌‌
  • Ey bizim canımıza can olan! Biz kim oluyoruz ki seninle ortada olalım, görünelim!
  • ما عدمهاییم و هستیهای ما ** تو وجود مطلقی فانی نما
  • Biz yokuz. Varlıklarımız, fâni suretle gösteren Vücud-u Mutlak olan sensin.
  • ما همه شیران ولی شیر علم ** حمله‌‌شان از باد باشد دم‌‌به‌‌دم‌‌
  • Biz umumiyetle aslanlarız ama bayrak üstüne resmedilmiş aslanlar! Onların zaman zaman hareketleri, hamleleri rüzgârdandır.
  • حمله شان پیدا و ناپیداست باد ** آن که ناپیداست هرگز کم مباد
  • Aslanların saldırışı meydânda; lâkin rüzgâr gizlidir. O gizli olan, aslâ eksik olmasın. (T.M. 602)
  • باد ما و بود ما از داد تست ** هستی ما جمله از ایجاد تست‌‌ 605
  • Hareketimiz de, varlığımız da senin vergindir. Varlığımız umumiyetle senin icadındır.
  • لذت هستی نمودی نیست را ** عاشق خود کرده بودی نیست را
  • Yoksa varlık lezzetini gösterdin. Yok olanı kendine âşık eylemiştin!
  • لذت انعام خود را وامگیر ** نقل و باده و جام خود را وامگیر
  • O in’am ve ihsanın lezzetini... Mezeyi, şarabı ve kadehi esirgeme!
  • ور بگیری کیت جستجو کند ** نقش با نقاش چون نیرو کند
  • Esirgersen kim arayıp tarıyabilir? Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder?
  • منگر اندر ما، مکن در ما نظر ** اندر اکرام و سخای خود نگر
  • Bize, bizim ef’alimize bakma; kendi ikramına, kendi cömertliğine bak!
  • ما نبودیم و تقاضامان نبود ** لطف تو ناگفته‌‌ی ما می‌‌شنود 610
  • Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu.
  • نقش باشد پیش نقاش و قلم ** عاجز و بسته چو کودک در شکم‌‌
  • Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
  • پیش قدرت خلق جمله بارگه ** عاجزان چون پیش سوزن کارگه‌‌
  • Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
  • گاه نقشش دیو و گه آدم کند ** گاه نقشش شادی و گه غم کند
  • Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
  • دست نه تا دست جنباند به دفع ** نطق نه تا دم زند در ضر و نفع‌‌
  • Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.
  • تو ز قرآن باز خوان تفسیر بیت ** گفت ایزد ما رميت إذ رمیت‌‌ 615
  • Sen beytin tefsirini Kur’an’dan oku Tanrı “Attığın zaman sen atmadın” dedi.
  • گر بپرانیم تیر آن نه ز ماست ** ما کمان و تیر اندازش خداست‌‌
  • Biz bir ok atarsak, atış, bizden değildir. Biz yayız, o yayla ok atan Tanrı’dır.
  • این نه جبر این معنی جباری است ** ذکر جباری برای زاری است‌‌
  • Bu “cebir” değil, cebbarlığın manasıdır. Cebbarlığı anış da, ancak Tanrı’ya tazarru ve niyaz içindir.
  • زاری ما شد دلیل اضطرار ** خجلت ما شد دلیل اختیار
  • Bizim figanımız muztar ve kudretsiz olduğumuzun delilidir. Yaptığımızdan utanmamız da elimizde ihtiyar olduğuna delildir.
  • گر نبودی اختیار این شرم چیست ** وین دریغ و خجلت و آزرم چیست‌‌
  • Yapıp yapmamada ihtiyarımız varsa utanma ne? Bu açıklanma, bu utanış, bu teeddüp ne?
  • زجر استادان و شاگردان چراست ** خاطر از تدبیرها گردان چراست‌‌ 620
  • Hocaların şakirtleri terbiye etmesi niçin; fikir, neden tedbirlerden tedbirlere dönüyor?
  • ور تو گویی غافل است از جبر او ** ماه حق پنهان کند در ابر رو
  • Eğer sen: “O, cebirden gafildir. Hakk’a mensup olan ay, bulutta yüzünü gizliyor” dersen,
  • هست این را خوش جواب ار بشنوی ** بگذری از کفر و در دین بگروی‌‌
  • Buna hoş bir cevap var; dinlersen küfürden geçer, dini tasdik eder, bana tâbi olursun:
  • حسرت و زاری گه بیماری است ** وقت بیماری همه بیداری است‌‌
  • Hasret ve figan, hastalık zamanındadır. Hastalık zamanı tamamı ile uyanıklık zamanıdır.
  • آن زمان که می‌‌شوی بیمار تو ** می‌‌کنی از جرم استغفار تو
  • Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
  • می‌‌نماید بر تو زشتی گنه ** می‌‌کنی نیت که باز آیم به ره‌‌ 625
  • Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin.