English    Türkçe    فارسی   

2
259-283

  • دم دهد تا پوستت بیرون کشد ** و ای او کز دشمنان افیون چشد
  • Bu suretle postunu yüzmek ister. Düşmanların afyonunu tadan kişinin vay haline!
  • سر نهد بر پای تو قصاب‏وار ** دم دهد تا خونت ریزد زار زار 260
  • Ağlatıp inleterek kanını dökmek için kasap gibi ayağın baş kor, sana hitaplarda bulunur.
  • همچو شیری صید خود را خویش کن ** ترک عشوه‏ی اجنبی و خویش کن‏
  • Aslanlar gibi avını kendin avla. Yabancının yaltaklanmasını da terk et, akrabanın yaltaklanmasını da!
  • همچو خادم دان مراعات خسان ** بی‏کسی بهتر ز عشوه‏ی ناکسان‏
  • Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o hizmetçinin hürmeti ve hatır sayması gibi bil. Kimsesizlik, adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir.
  • در زمین مردمان خانه مکن ** کار خود کن کار بیگانه مکن‏
  • İnsanların arazisine ev kurma, kendi işini, gör yabancı kişinin işini değil!
  • کیست بیگانه تن خاکی تو ** کز بر ای اوست غمناکی تو
  • Yabancı kişi kimdir? Senin toprak bedenin, senin gama, eleme düşmen de onun yüzündendir.
  • تا تو تن را چرب و شیرین می‏دهی ** جوهر خود را نبینی فربهی‏ 265
  • Tene yağlı, ballı şeyleri verdikçe cevherini, hakikatini semirmiş göremezsin.
  • گر میان مشک تن را جا شود ** روز مردن گند او پیدا شود
  • Teni miskler içine yerleştirsen yine ölüm gününde pis kokusu meydana çıkar.
  • مشک را بر تن مزن بر دل بمال ** مشک چه بود نام پاک ذو الجلال‏
  • Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir? Ululuk sahibi Allah’ın adı.
  • آن منافق مشک بر تن می‏نهد ** روح را در قعر گلخن می‏نهد
  • O münafık, miski tene sürer de ruhu, külhanın ta dibine sokar.
  • بر زبان نام حق و در جان او ** گندها از فکر بی‏ایمان او
  • Dilin de Allah adı, canındaysa imansız düşüncesi yüzünden pis kokular!
  • ذکر با او همچو سبزه‏ی گلخن است ** بر سر مبر ز گل است و سوسن است‏ 270
  • Onun zikretmesi külhanda biten yeşilliğe, aptes bozulan yerde yetişen gül ve süsene benzer.
  • آن نبات آن جا یقین عاریت است ** جای آن گل مجلس است و عشرت است‏
  • O yeşillik orada ariyettir. O gülün yeri oturulan işret edilen yerdir.
  • طیبات آید به سوی طیبین ** للخبیثین الخبیثات است هین‏
  • Temiz şeyler temizlere aittir; pisler de pis şeylere... Kendine gel!
  • کین مدار آنها که از کین گمرهند ** گورشان پهلوی کین داران نهند
  • Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.
  • اصل کینه دوزخ است و کین تو ** جزو آن کل است و خصم دین تو
  • Kinin aslı cehennemdir. Senin kinin o küll’ün cüz’üdür, dinin de düşmanı.
  • چون تو جزو دوزخی پس هوش دار ** جزو سوی کل خود گیرد قرار 275
  • Mademki sen cehennemin cüz’üsün; aklını başına al cüzü, küllünün yanında karar eder.
  • تلخ با تلخان یقین ملحق شود ** کی دم باطل قرین حق شود
  • Acı, mutlaka acılara katılır. Bâtıl söz nasıl olur da Hakk’a ulaşır?
  • ای برادر تو همان اندیشه‏ای ** ما بقی تو استخوان و ریشه‏ای‏
  • Kardeş, sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin. Mütebaki varlığın bakımındansa kemik ve deriden başka bir şey değilsin.
  • گر گل است اندیشه‏ی تو گلشنی ** ور بود خاری تو هیمه‏ی گلخنی‏
  • Düşüncen, manevi varlığın gülse, gül bahçesisin; dikense külhana lâyıksın.
  • گر گلابی، بر سر و جیبت زنند ** ور تو چون بولی برونت افکنند
  • Gül suyu isen seni başa sürer, koyuna serperler; sidik gibiysen dışarı atarlar.
  • طبله‏ها در پیش عطاران ببین ** جنس را با جنس خود کرده قرین‏ 280
  • Koku satanların tablalarına bak. Her cinsi, kendi cinsinin yanına korlar.
  • جنسها با جنسها آمیخته ** زین تجانس زینتی انگیخته‏
  • Cinsleri, kendi cinsleriyle karıştırır, bu uygunluktan bir güzellik, bir süs meydana getirirler.
  • گر در آمیزند عود و شکرش ** بر گزیند یک یک از یکدیگرش‏
  • Fakat mercimek, şeker arasına karışırsa onları birer, birer ayırırlar.
  • طبله‏ها بشکست و جانها ریختند ** نیک و بد در همدگر آمیختند
  • Tablalar kırıldı, canlar döküldü de iyiyi, kötüyü birbirine karıştırdılar.