English    Türkçe    فارسی   

3
2972-2996

  • چون زند افعی دهان بر گردنت ** تلخ گردد جمله شادی جستنت
  • Fakat yılan seni boynundan sokunca bütün neşen zehir kesilir de o adama,
  • پس بدو گویی همین بود ای فلان ** چون بندریدی گریبان در فغان
  • “Be adam mademki iş böyleydi, neden yenini yakanı yırtarak feryat etmedin?
  • یا ز بالایم تو سنگی می‌زدی ** تا مرا آن جد نمودی و بدی
  • Yahut yukardan tepeme bir taş atıp bana işin ciddiyetini, işin vehametini bildirmedin?” dersin.
  • او بگوید زآنک می‌آزرده‌ای ** تو بگویی نیک شادم کرده‌ای 2975
  • O adam da iyi ama sen, benim sözümden inciniyordun. Ne faydası var? Sana çok söyledim ama kâr etmedi ki.
  • گفت من کردم جوامردی بپند ** تا رهانم من ترا زین خشک بند
  • Ben sana iyilik ettim, seni bu kötü işten kurtarmak için öğütler verdim.
  • از لیمی حق آن نشناختی ** مایه‌ی ایذا و طغیان ساختی
  • Kötülüğünden bu iyiliğin kadrini bilmedin… Öğüdüm, seni büsbütün azdırdı, bana büsbütün cefa etmeye, beni büsbütün incitmeye başladın der.
  • این بود خوی لیمان دنی ** بد کند با تو چو نیکویی کنی
  • Aşağılık, kötü kişilerin huyu budur. Sen ona iyilik ettin mi o, sana kötülük eder.
  • نفس را زین صبر می‌کن منحنیش ** که لیمست و نسازد نیکویش
  • Sabırla nefsin belini bük. O alçaktır, kötüdür, iyilik etmeye gelmez ona!
  • با کریمی گر کنی احسان سزد ** مر یکی را او عوض هفصد دهد 2980
  • Kerem sahibi birisine ihsanda bulunursan değer. Bire karşılık sana yedi yüz verir.
  • با لیمی چون کنی قهر و جفا ** بنده‌ای گردد ترا بس با وفا
  • Bu alçağa da cefa eder, onu kahreylersen sana aşırı vefalar gösterir, kulun kölen olur.
  • کافران کارند در نعمت جفا ** باز در دوزخ نداشان ربنا
  • Kâfirler, nimete eriştiler mi cefa tohumunu ekerler de sonra cehennemde, aman yarabbi diye bağırıp dururlar.”
  • حکمت آفریدن دوزخ آن جهان و زندان این جهان تا معبد متکبران باشد کی ائتیا طوعا او کرها
  • Allah’ın ahrette cehennemi, dünyada zindanı yaratmadan maksadı, kendilerini büyük görenlerin ister istemez Allah’a kulluk etmeleridir
  • که لیمان در جفا صافی شوند ** چون وفا بینند خود جافی شوند
  • Alçaklar, cefaya, derde düştüler mi arınır, temizlenirler. Vefa gördüler mi de cefakâr olurlar.
  • مسجد طاعاتشان پس دوزخست ** پای‌بند مرغ بیگانه فخست
  • Şu halde onların ibadet edecekleri mescit cehennemdir, yabancı kuşun ayağını bağlayan, tuzaktır.
  • هست زندان صومعه‌ی دزد و لیم ** کاندرو ذاکر شود حق را مقیم 2985
  • Zindan da hırsızın, alçak kişinin ibadet yeridir. Orada daima Hakk’ı anar durur.
  • چون عبادت بود مقصود از بشر ** شد عبادتگاه گردن‌کش سقر
  • Mademki insanın yaratılmasında ki maksat, Allah’a ibadet etmesiydi, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir.
  • آدمی را هست در هر کار دست ** لیک ازو مقصود این خدمت بدست
  • İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir.
  • ما خلقت الجن و الانس این بخوان ** جز عبادت نیست مقصود از جهان
  • “Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” Bu ayeti okusana. Âlemin yaratılmasında ki maksat, ibadetten başka bir şey değil!
  • گرچه مقصود از کتاب آن فن بود ** گر توش بالش کنی هم می‌شود
  • Kitaptan maksat, içindeki fendir ama dilersen sen onu yastık da yapabilirsin ya.
  • لیک ازو مقصود این بالش نبود ** علم بود و دانش و ارشاد سود 2990
  • Fakat ondan maksat yastık olması değil, bilgi, irfan, irşat ve faydadır.
  • گر تو میخی ساختی شمشیر را ** برگزیدی بر ظفر ادبار را
  • Kılıcı mıh yaparsan zafere mağlûbiyeti tercih ettin demektir.
  • گرچه مقصود از بشر علم و هدیست ** لیک هر یک آدمی را معبدیست
  • İnsandan maksat ilimdir, doğru yolu bulmaktır ama her insanın bir ibadet yeri var.
  • معبد مرد کریم اکرمته ** معبد مرد لیم اسقمته
  • Kerem sahibine ikramda bulundun mu bu ikram, ona ibadet yeridir, ikrama uğradıkça şükreder. Alçağı da aşağılattın, alçağa da kötülük ettin mi onu ibadete sevk edersin.
  • مر لیمان را بزن تا سر نهند ** مر کریمان را بده تا بر دهند
  • Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar… Ver kerem sahiplerine ki ihsanına mazhar oldukça şükretsinler!
  • لاجرم حق هر دو مسجد آفرید ** دوزخ آنها را و اینها را مزید 2995
  • Hulâsa Allah iki mescit yaratmıştır: Cehennem onların mescidi, cennet bunların!
  • ساخت موسی قدس در باب صغیر ** تا فرود آرند سر قوم زحیر
  • Musa, o iç ağrısı kavim, başlarını eğsin diye Kudüs’te alçacık bir kapı yaptırdı.