English    Türkçe    فارسی   

6
722-746

  • در نوا آرم بنفی این ساز را  ** چون بمیری مرگ گوید راز را 
  • Bu sazı, nefiyle nağmelendirdim. Ölünce de ölüm, sana yaşayış sırlarını söyler.
  • تفسیر قوله علیه‌السلام موتوا قبل ان تموتوا بمیر ای دوست پیش از مرگ اگر می زندگی خواهی کی ادریس از چنین مردن بهشتی گشت پیش از ما 
  • Peygamberin ”Ölmeden önce ölün” hadîsinin tefsiri Dirilik istersen dostum , ölmeden önce öl. İdris böyle ölümle öldü de bizce cennetlik oldu.
  • جان بسی کندی و اندر پرده‌ای  ** زانک مردن اصل بد ناورده‌ای 
  • Bir haylidir can çekiştin ama hâlâ perde arkasındasın. Çünkü bir türlü ölemedin; halbuki ölüm, asıldı.
  • تا نمیری نیست جان کندن تمام  ** بی‌کمال نردبان نایی به بام 
  • Ölmedikçe can çekişmen, sona ermez. Merdiven tamamlanmadıkça dama çıkamazsın.
  • چون ز صد پایه دو پایه کم بود  ** بام را کوشنده نامحرم بود  725
  • Yüz ayak merdivenin iki basamağı noksan olsa dama çıkmak isteyen çıkamaz, dama nâmahrem kesilir.
  • چون رسن یک گز ز صد گز کم بود  ** آب اندر دلو از چه کی رود 
  • Yüz kulaç ipin bir kulacı eksik olsa kovaya kuyu suyunun dolmasına imkân yoktur.
  • غرق این کشتی نیابی ای امیر  ** تا بننهی اندرو من الاخیر 
  • Bu gemi, yükünden artık olan son batmanı da yüklemezse batmaz beyim.
  • من آخر اصل دان کو طارقست  ** کشتی وسواس و غی را غارقست 
  • Son yüklenen yükü asıl bil, ne iş yaparsa o yapar. Vesvese ve azgınlık gemisini o batırır.
  • آفتاب گنبد ازرق شود  ** کشتی هش چونک مستغرق شود 
  • Akıl gemisi battı mı insan, bu gök kubbeye güneş kesilir.
  • چون نمردی گشت جان کندن دراز  ** مات شو در صبح ای شمع طراز  730
  • Ölmediğin için can çekişmen uzadı. Ey Tıraz mumu, sabahleyin sön, öl.
  • تا نگشتند اختران ما نهان  ** دانک پنهانست خورشید جهان 
  • Yıldızlarımız gizlenmedikçe can güneşi, bil ki gizlidir.
  • گرز بر خود زن منی در هم شکن  ** زانک پنبه‌ی گوش آمد چشم تن 
  • Topuzu kendine vur da benliğini darmadağın et. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
  • گرز بر خود می‌زنی خود ای دنی  ** عکس تست اندر فعالم این منی 
  • Ey alçak, bende, benim hareketlerimde gördüğün benlik, senin benliğinin aksidir. Sen, kendi kendine topuz vurmadasın.
  • عکس خود در صورت من دیده‌ای  ** در قتال خویش بر جوشیده‌ای 
  • Benim suretimde kendi aksini görmüş kendinle boğazlaşmak için coşmuş, köpürmüşsün.
  • هم‌چو آن شیری که در چه شد فرو  ** عکس خود را خصم خود پنداشت او  735
  • Hani o aslan da kuyuda kendi aksini görmüştü de düşmanı sanıp saldırmıştı ya, onun gibi işte.
  • نفی ضد هست باشد بی‌شکی  ** تا ز ضد ضد را بدانی اندکی 
  • Yok demek, şüphe yok ki var olanın varlığın zıddıdır. Yok, diyorum, bilmem diyorum, sen de bu zıtla, zıddı olan varı ve varlığı birazcık anla artık.
  • این زمان جز نفی ضد اعلام نیست  ** اندرین نشات دمی بی‌دام نیست 
  • Bu zamanda zıddı nefyetmeden başka anlatış çaresi yok.Bu âlemde bir an bile yok ki tuzak olmasın.
  • بی‌حجابت باید آن ای ذو لباب  ** مرگ را بگزین و بر دران حجاب 
  • Ey akıllı fikirli er, sevgiliyi perdesiz görmek istiyorsan ölümü seç, o perdeyi yırt.
  • نه چنان مرگی که در گوری روی  ** مرگ تبدیلی که در نوری روی 
  • Fakat, ölür mezara gidersin hani o ölümü değil. Seni değiştiren nura götüren ölümü seç.
  • مرد بالغ گشت آن بچگی بمرد  ** رومیی شد صبغت زنگی سترد  740
  • Erkek, erkeklik çağına girdi, kendini bildi mi çocukluk, ölür gider; Rum diyarına mensup olur. Zencilik kalmaz.
  • خاک زر شد هیات خاکی نماند  ** غم فرج شد خار غمناکی نماند 
  • Toprak, altın oldu mu topraklığı kalmaz. Gam ferahlık haline geldi mi insana keder verme dikeni yok olur gider.
  • مصطفی زین گفت کای اسرارجو  ** مرده را خواهی که بینی زنده تو 
  • Mustafa, bunun için ey sırları arayan, diri olan bir ölü görmek istersen dedi...
  • می‌رود چون زندگان بر خاکدان  ** مرده و جانش شده بر آسمان 
  • Diriler gibi şu toprak üstünde ölü olarak yürüyen, canı göklere yücelmiş,
  • جانش را این دم به بالا مسکنیست  ** گر بمیرد روح او را نقل نیست 
  • Yüceleri yurt edinmiş birisini görmek dilersen...
  • زانک پیش از مرگ او کردست نقل  ** این بمردن فهم آید نه به عقل  745
  • Ölümden önce bu âlemden göçmüş, akılla değil de ancak sen de ölürsen anlayacağın bir hale gelmiş...
  • نقل باشد نه چو نقل جان عام  ** هم‌چو نقلی از مقامی تا مقام 
  • Canı, halkın canı gibi göçmemiş, bir duraktan bir durağa göçe göçe ta son durağa varmış,