English    Türkçe    فارسی   

1
1368-1377

  • حق به دور و نوبت این تایید را ** می‌‌نماید اهل ظن و دید را
  • Allah, bu teyit ve takviyesini zaman zaman, nevbet be-nevbet zan ehline de, basiret ehline de gösterir. (T.M. 1367)
  • پند دادن خرگوش نخجیران را که بدین شاد مشوید
  • Tavşanın av hayvanlarına “buna sevinmeyin” diye nasihat etmesi
  • هین به ملک نوبتی شادی مکن ** ای تو بسته‌‌ی نوبت آزادی مکن‌‌
  • Ey ikbal nöbetine erişen! Kendine gel, sevinme! Sen nöbetle mukayyetsin, hürlük taslama!
  • آن که ملکش برتر از نوبت تنند ** برتر از هفت انجمش نوبت زنند 1370
  • Saltanatı nöbetten üstün olan, ikbali ebedî bulunan nöbet davulunu yedi yıldızdan üstün bir yerde çalarlar.
  • برتر از نوبت ملوک باقی‌‌اند ** دور دایم روحها با ساقی‌‌اند
  • Nöbetten üstün olanlar, bâki padişahlardır; onlar daima ruhlara sâkidir.
  • ترک این شرب ار بگویی یک دو روز ** در کنی اندر شراب خلد پوز
  • Bir iki gün su içmeyi terk edersen ağzını ebediyet şarabına daldırır, o hakikat şarabını içersin
  • تفسیر رجعنا من الجهاد الاصغر الی الجهاد الاکبر
  • “ Küçük muharebeden büyük muharebeye döndük “ sözünün tefsiri
  • ای شهان کشتیم ما خصم برون ** ماند خصمی زو بتر در اندرون‌‌
  • Ey padişahlar! Dışarıdaki düşmanı öldürdük; içimizde ondan beter bir hasım var.
  • کشتن این کار عقل و هوش نیست ** شیر باطن سخره‌‌ی خرگوش نیست‌‌
  • Bunu öldürmek, aklın fikrin işi değil. İçerideki aslan; öyle tavşan maskarası olmaz.
  • دوزخ است این نفس و دوزخ اژدهاست ** کاو به دریاها نگردد کم و کاست‌‌ 1375
  • Cehennem, bu nefistir; cehennem, bir ejderhadır ki harareti denizlerle eksilmez.
  • هفت دریا را در آشامد هنوز ** کم نگردد سوزش آن خلق سوز
  • Yedi denizi içer de yine kocakarıya benzeyen nefsin harareti ve coşkunluğu azalmaz.
  • سنگها و کافران سنگ دل ** اندر آیند اندر او زار و خجل‌‌
  • Taşlar, taş yürekli kâfirler; ağlayıp inleyerek mahcup bir halde cehenneme girerler.