English    Türkçe    فارسی   

1
2325-2334

  • با سگان زین استخوان در چالشی ** چون نی اشکم تهی در نالشی‌‌ 2325
  • Bir kemik parçası için köpeklerle dalaşmakta, içi boş ney gibi inleyip durmaktasın.
  • سوی من منگر به خواری سست سست ** تا نگویم آن چه در رگهای تست‌‌
  • Bana öyle horlukla kötü kötü bakma ki damarlarının içinde dolaşan sırları söylemeyeyim.
  • عقل خود را از من افزون دیده‌‌ای ** مر من کم عقل را چون دیده‌‌ای‌‌
  • Kendi aklını benden fazla görüyorsun; Ya şu az akıllı olan beni nasıl gördün? ( Büsbütün aşağı değil mi?)
  • همچو گرگ غافل اندر ما مجه ** ای ز ننگ عقل تو بی‌‌عقل به‌‌
  • Çirkin kurt gibi üstümüze atlama. Senin gibi insanı utandıracak akla sahip olmaktansa akılsızlık daha iyi!
  • چون که عقل تو عقیله‌‌ی مردم است ** آن نه عقل است آن که مار و کژدم است‌‌
  • Aklın, insanlara ayak kösteği olunca o akıl, akıl değildir, yılan ve akreptir.
  • خصم ظلم و مکر تو الله باد ** فضل و عقل تو ز ما کوتاه باد 2330
  • Senin hile ve zulmünün hasmı Allah olsun; hile elin bize uzanmasın!
  • هم تو ماری هم فسون‌‌گر ای عجب ** مارگیر و ماری ای ننگ عرب‌‌
  • Ne şaşılacak şey ki sen hem yılansın, hem afsuncu... Ey Arap, sen yılansın, hem de çirkin yılan!
  • زاغ اگر زشتی خود بشناختی ** همچو برف از درد و غم بگداختی‌‌
  • Eğer karga kendi çirkinliğini anlasaydı, derdinden kar gibi erirdi.
  • مرد افسونگر بخواند چون عدو ** او فسون بر مار و مار افسون بر او
  • Afsuncu düşman gibi, yılana afsun okur, yılan da onu afsunlar.
  • گر نبودی دام او افسون مار ** کی فسون مار را گشتی شکار
  • Yılanın afsunu, yılancıya tuzak olmasaydı yılanın afsununa aldanır, onunla meşgul olur muydu?