English    Türkçe    فارسی   

1
2407-2416

  • یاد می‌‌کن آن زمانی را که من ** چون صنم بودم تو بودی چون شمن‌‌
  • O zamanları hatırla ki ben put gibi güzeldim, sen de karşımda puta tapan şamana benzerdin.
  • بنده بر وفق تو دل افروخته ست ** هر چه گویی پخت گوید سوخته ست‌‌
  • Bu kul sana tâbidir; gönlü, senin dileğine göre aydınlanmış, yanmıştır. Neyi “pişir, hazırla” dersen hemen “pişti, yandı bile” derim.
  • من سپاناخ تو با هر چم پزی ** یا ترش با یا که شیرین می‌‌سزی‌‌
  • Ben senin ıspanağınım. İster ekşili pişir, ister tatlılı...
  • کفر گفتم نک به ایمان آمدم ** پیش حکمت از سر جان آمدم‌‌ 2410
  • Küfür söylemiştim; işte imana geldim. Can ve gönülle hükmüne tâbi oldum.
  • خوی شاهانه‌‌ی ترا نشناختم ** پیش تو گستاخ خر در تاختم‌‌
  • Senin şahane huyunu takdir edemedim. Huzuruna küstahça eşek sürdüm.
  • چون ز عفو تو چراغی ساختم ** توبه کردم اعتراض انداختم‌‌
  • Fakat affından bir mum düzüp yakınca tövbe ettim; itirazı bıraktım.
  • می‌‌نهم پیش تو شمشیر و کفن ** می‌‌کشم پیش تو گردن را بزن‌‌
  • Kılıçla kefeni huzuruna koyuyorum; önüne boynumu uzatıyorum; vur!
  • از فراق تلخ می‌‌گویی سخن ** هر چه خواهی کن و لیکن این مکن‌‌
  • Acı ayrılıktan gem vuruyorsun. Ne istersen yap, fakat bunu yapma!
  • در تو از من عذر خواهی هست سر ** با تو بی‌‌من او شفیعی مستمر 2415
  • Gönlünde benim için gizlice bir özür dileyici vardır ki o, ben olmasam da bana şefaat edip durur.
  • عذر خواهم در درونت خلق تست ** ز اعتماد او دل من جرم جست‌‌
  • Gönlündeki o özür dileyicim senin huyundur. Ona güvendiğimden gönlüm, kendisine suç aradı.