English    Türkçe    فارسی   

1
323-332

  • آن شراب حق ختامش مشک ناب ** باده را ختمش بود گند و عذاب‌‌
  • O, Hak şarabının mührü, şişesinin kapağı; halis misktir. Adi şarabın mührü, şişesinin kapağı ise pis koku ve azaptır.
  • داستان آن پادشاه جهود که نصرانیان را می‌‌کشت از بهر تعصب
  • Yahudi padişahın hikâyesi
  • بود شاهی در جهودان ظلم ساز ** دشمن عیسی و نصرانی گداز
  • Yahudiler içinde zalim, İsa düşmanı ve Hıristiyanları yakıp yandırır bir padişah vardı.
  • عهد عیسی بود و نوبت آن او ** جان موسی او و موسی جان او 325
  • İsa’nın devriyle, nöbet onundu. Mûsâ’nın canı oydu, onun canı Mûsâ.
  • شاه احول کرد در راه خدا ** آن دو دمساز خدایی را جدا
  • Şaşı padişah, Tanrı yolunda o iki Tanrı demsâzını birbirinden ayırdı.
  • گفت استاد احولی را کاندر آ ** رو برون آر از وثاق آن شیشه را
  • Usta, bir şaşıya “yürü, var, o şişeyi evden getir” dedi.
  • گفت احول ز ان دو شیشه من کدام ** پیش تو آرم بکن شرح تمام‌‌
  • Şaşı, ”O iki şişeden hangisini getireyim? Açıkça söyle” dedi.
  • گفت استاد آن دو شیشه نیست رو ** احولی بگذار و افزون بین مشو
  • Usta dedi ki: “O iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak fazla görücü olma!”
  • گفت ای استا مرا طعنه مزن ** گفت استا ز ان دو یک را در شکن‌‌ 330
  • Şaşı, “Usta, beni paylama. Şişe iki” dedi. Usta dedi ki: “O iki şişenin birini kır!”
  • شیشه یک بود و به چشمش دو نمود ** چون شکست او شیشه را دیگر نبود
  • Çırak birini kırınca ikiside gözden kayboldu. İnsan tarafgirlikten, hiddet ve şehvetten şaşı olur.
  • چون یکی بشکست هر دو شد ز چشم ** مردم احول گردد از میلان و خشم‌‌
  • Şişe birdi onun gözüne iki göründü. Şişeyi kırınca ne o şişe kaldı, ne öbürü!