English    Türkçe    فارسی   

1
3366-3375

  • من بگویم صحه نوشت کیست آن ** از طبیبان پیش تو گوید فلان‌‌
  • Afiyet olsun der, hekimlerden kim geliyor, kendini hangisine tedavi ettiriyorsun? derim.
  • من بگویم بس مبارک پاست او ** چون که او آمد شود کارت نکو
  • O, filan deyince derim ki: ayağı çok kutludur. Geldi mi işin yoluna girdi demektir.
  • پای او را آزمودستیم ما ** هر کجا شد می‌‌شود حاجت روا
  • Biz de onun kademini denedik. Nerede vardıysa dilek hâsıl oldu.”
  • این جوابات قیاسی راست کرد ** پیش آن رنجور شد آن نیک مرد
  • O iyi adam, kıyas yoluyla tasarladığı bu cevapları düzüp koşarak hastaya hal hatır sormaya gitti.
  • گفت چونی گفت مردم گفت شکر ** شد از این رنجور پر آزار و نکر 3370
  • “Nasılsın “dedi. Hasta “öldüm” deyince dedi ki: “ Çok şükür!” Hasta, bu sözden hiddetlendi, canı pek sıkıldı.
  • کین چه شکر است او مگر با ما بد است ** کر قیاسی کرد و آن کژ آمده ست‌‌
  • “ Bu ne biçim şükür? O bizim kötülüğümüzü istiyormuş, anlaşıldı” diye düşündü. Sağır bir sözdür, tasarladı ama yanlış düştü.
  • بعد از آن گفتش چه خوردی گفت زهر ** گفت نوشت باد افزون گشت قهر
  • Sonra “Ne yedin ?diye sorunca hasta “Zehir” dedi. Sağır “ Afiyet olsun” der demez hastanın kahırlanması fazlalaştı.
  • بعد از آن گفت از طبیبان کیست او ** کاو همی‌‌آید به چاره پیش تو
  • Sağır, bundan sonra da “ Tedavi için hekimlerden kim geliyor?” diye sordu.
  • گفت عزراییل می‌‌آید برو ** گفت پایش بس مبارک شاد شو
  • Hasta “ Hadi be, defol, Azrail geliyor!” diye cevap verdi. Sağır “ Ayağı pek kutludur, sevin, neşelen!”dedi.
  • کر برون آمد بگفت او شادمان ** شکر کش کردم مراعات این زمان‌‌ 3375
  • Sağır; şükür, böyle bir zamanda hal hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diye sevinerek dışarı çıktı.