English    Türkçe    فارسی   

1
3468-3477

  • گفت سلطان امتحان خواهم در این ** کز شماها کیست در دعوی گزین‌‌
  • Padişah “Sizi imtihan edeceğim; bakalım hanginiz dâvasında haklı” dedi.
  • اهل چین و روم چون حاضر شدند ** رومیان از بحث در مکث آمدند
  • Çinlilerle Rum diyarı ressamları hazırlandılar; Rum diyarı ressamları ilimlerine daha vakıf kişilerdi.
  • چینیان گفتند یک خانه به ما ** خاص بسپارید و یک آن شما 3470
  • Çin ressamları “ Bize bir hususi oda verin, bir oda da sizin olsun” dediler.
  • بود دو خانه مقابل دربدر ** ز آن یکی چینی ستد رومی دگر
  • Kapıları karşı karşıya iki oda vardı. Bir tanesini Çin ressamlar aldı. Öbürünü de Rum ressamları.
  • چینیان صد رنگ از شه خواستند ** پس خزینه باز کرد آن ارجمند
  • Çinliler, padişahtan yüz türlü boya istediler. Yüce padişah bunun üzerine hazinesini açtı.
  • هر صباحی از خزینه رنگها ** چینیان را راتبه بود از عطا
  • Çinlilere her sabah hazineden boyalar verilmekteydi.
  • رومیان گفتند نی نقش و نه رنگ ** در خور آید کار را جز دفع زنگ‌‌
  • Rum ressamları “ Pas gidermekten başka ne resim işe yarar, ne boya!” dediler.
  • در فرو بستند و صیقل می‌‌زدند ** همچو گردون ساده و صافی شدند 3475
  • Kapıyı kapatıp duvarı cilâlamaya başladılar. Gök gibi tertemiz, sâf ve berrak bir hale getirdiler.
  • از دو صد رنگی به بی‌‌رنگی رهی است ** رنگ چون ابر است و بی‌‌رنگی مهی است‌‌
  • İki yüz çeşit renge boyanmaktansa renksizlik daha iyi. Renk bulut gibidir. Renksizlikse ay.
  • هر چه اندر ابر ضو بینی و تاب ** آن ز اختر دان و ماه و آفتاب‌‌
  • Bulutta parlaklık ve ziya görürsen bil ki yıldızdan aydan ve güneştendir.